In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
- Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Nobody else got hurt.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
Tom isn't very different from anybody else.
- Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
Is this a different word or just another form of the same word?
- Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
Show me another camera.
- Bana başka bir kamera göster.
I have another friend in China.
- Çin'de başka bir arkadaşım var.
When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
- Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
- Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
I tried to convince Tom otherwise.
- Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
I don't have any other hobbies besides football.
- Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'dan başka orada kimse var mıydı?
Did anybody other than Jim see her?
- Jim'den başka onu gören biri var mı?
It's none other than Tom!
- O, Tom'dan başkası değil.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
We had no choice but to leave the matter to him.
- Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.
Be happy and don't ask any more questions...that is best.
- Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
I don't want any more surprises.
- Başka sürprizler istemiyorum.
Tom reads more books than anyone else I know.
- Tom tanıdığım başka herhangi birinden daha çok kitap okur.
Cows are more useful than any other animal in this country.
- İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
What else would you like to know?
- Başka ne bilmek istersin?
Tom doesn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyor.
They had no alternative but to retreat.
- Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.
We agreed that there was no other alternative.
- Başka seçenek olmadığını kabul ettik.
Do you have any further questions to ask?
- Soracak başka sorunuz var mı?
Do you have any further questions?
- Başka sorularınız var mı?
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
I know nothing except that she left last week.
- Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
The President called on everyone to save energy.
- Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.
Nothing but peace can save the world.
- Barıştan başka hiçbir şey dünyayı kurtaramaz.