A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Is there anyone else wanting to eat?
- Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?
Am I that much different from everyone else?
- Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?
I would do it in a different way than you did.
- Senin yaptığından başka türlü yapardım.
Show me another camera.
- Bana başka bir kamera göster.
I have another friend in China.
- Çin'de başka bir arkadaşım var.
They are talking loudly when they know they are disturbing others.
- Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
- Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
I could not have done otherwise.
- Başka türlü yapamazdım.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?
I don't have any other hobbies besides football.
- Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.
The little girl never smiles at anyone other than Emily.
- Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
Did anybody other than Jim see her?
- Jim'den başka onu gören biri var mı?
The girl did nothing but cry.
- Kız ağlamaktan başka bir şey yapmıyor.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
I don't want any more surprises.
- Başka sürprizler istemiyorum.
Be happy and don't ask any more questions...that is best.
- Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.
They have no more wine.
- Onların başka şarapları yok.
Cows are more useful than any other animal in this country.
- İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
Tom didn't know what else to say.
- Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.
What else could I have done?
- Başka ne yapabilirdim?
We had no alternative but to fight.
- Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.
We have no alternative but to work.
- Çalışmaktan başka alternatifimiz yok.
Do you have any further questions to ask?
- Soracak başka sorunuz var mı?
Any further comment is redundant.
- Daha başka yorum lüzumsuzdur.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
We had no choice except to put up with it.
- Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.
Nothing could be done, except wait.
- Beklemekten başka, bir şey yapılamazdı.
The President called on everyone to save energy.
- Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.
The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen.
- Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.