We saw a lake far below.
 - Biz çok aşağıda bir göl gördük.
He looked down at the valley below.
 - Aşağıdaki vadiye baktı.
Tom ran down the stairs.
 - Tom merdivenlerden aşağıya koştu.
She looked at me with tears running down her cheeks.
 - Yanaklarından aşağı akan gözyaşlarıyla bana baktı.
Sports cured him of his inferiority complex.
 - Spor onun aşağılık kompleksini tedavi etti.
The bad thing about inferiority complexes is that the wrong people have them.
 - Aşağılık kompleksleri hakkında kötü şey onlara yanlış insanların sahip olması.
The actual price was lower than I had thought.
 - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Hanover is the capital of Lower Saxony.
 - Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.
Things are definitely going downhill.
 - İşler kesinlikle yokuş aşağı gidiyor.
He pushed the car downhill.
 - O arabayı yokuş aşağı itti.
No one should be subjected to such humiliation.
 - Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.
The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
 - Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
I went back downstairs.
 - Aşağı kata geri gittim.
We went downstairs to have breakfast.
 - Kahvaltı yapmak için aşağı kata indik.
The actual price was lower than I had thought.
 - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Tom started bouncing up and down on the bed.
 - Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
The children started bouncing up and down on the couch.
 - Çocuklar kanapenin üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
It's better to be approximately right than completely wrong.
 - Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.