You shouldn't speak with your mouth full at table.
- Masada dolu ağızla konuşmamalısın.
They had better have kept their mouths shut.
- Ağızlarını kapalı tutsalardı iyi olurdu.
Having good oral hygiene is important.
- İyi ağız hijenine sahip olmak önemlidir.
We must put an end to this kind of quarrel.
- Bu şekilde bir ağız kavgasına son vermeliyiz.
Tom has halitosis and his friends are reluctant to get too close to him.
- Tom'un ağız kokusu var ve arkadaşları ona çok yaklaşmak için isteksiz.