It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
We will divide the large area of family land equally between our children.
- Aile arazisinin geniş alanını çocuklar arasında eşit olarak böleceğiz.
The family mourned the tragic death of their young child.
- Aile, genç çocuklarının trajik ölümünün yasını tuttu.
Where did you guys go?
- Siz çocuklar nereye gittiniz?
He gets jealous when I talk to other guys.
- Ben diğer çocuklarla konuşursam kıskanır.
Do you know what your kids are eating?
- Çocuklarınızın ne yediğini biliyor musunuz?
Do you have any kids?
- Hiç çocukların var mı?
Do you have any kids?
- Hiç çocukların var mı?
You think that TV is bad for kids?
- TV'nin çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
People of Almaty, let us create a child-friendly city!
- Alma-Ata halkı, haydi çocuk dostu bir şehir yaratalım!
Mother asked the babysitter to watch the children.
- Anne bebek-bakıcısından çocukları gözlemesini rica etti.
Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there.
- Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
The children love listening to fairy tales.
- Çocuklar masal dinlemeyi sever.
They are fairy tales for children.
- Onlar çocuklar için masallardır.
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
- Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.
Isn't that a little juvenile?
- O küçük bir çocuk değil mi?
This park is a little kid's paradise.
- Bu park küçük çocukların cennetidir.
Chicken pox is a common childhood illness.
- Suçiçeği yaygın bir çocukluk hastalığıdır.
I had chicken pox when I was a kid.
- Ben bir çocukken su çiçeği geçirdim.
Kindergarten children act better than Tom and his friends do.
- Anaokulu çocukları Tom ve arkadaşlarının yaptığından daha iyi hareket eder.
The kindergarten children were walking hand in hand in the park.
- Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.
Tom and Mary had a child and called him Tom Junior.
- Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.
Tom told his son the story about a monster that ate children.
- Tom oğluna çocukları yiyen bir canavar hakkındaki hikayeyi anlattı.
The boy singing a song is my brother.
- Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.
They attributed the low death rate of infants to the progress of medicine.
- Onlar çocuklarla ilgili düşük ölüm oranını tıbbın ilerlemesine bağladı.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
The children collect seeds of various shapes and colours.
- Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.
You're acting like a spoiled brat.
- Bir şımarık çocuk gibi davranıyorsun.
You shouldn't allow your son to act like a selfish brat.
- Oğlunun bencil bir çocuk gibi davranmasına izin vermemelisin.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
I don't like spoiled children.
- Ben şımarık çocukları sevmem.
A child is spoiled by too much attention.
- Çocuk çok fazla ilgi ile şımarır.