It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
- Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
The family mourned the tragic death of their young child.
- Aile, genç çocuklarının trajik ölümünün yasını tuttu.
Children reflect the family atmosphere.
- Çocuklar aile ortamını yansıtırlar.
Where did you guys go?
- Siz çocuklar nereye gittiniz?
Tom didn't want Mary to go out with other guys.
- Tom Mary'nin diğer çocuklar ile dışarı çıkmasını istemiyordu.
Do you have any kids?
- Hiç çocukların var mı?
You think that TV is bad for kids?
- Televizyonun çocuklar için kötü olduğunu düşünüyor musun?
When I was a kid, I used to think that fairy floss and clouds were alike.
- Çocukken pamuklu şekerin ve bulutların benzer olduklarını düşünürdüm.
Please pass it to the other kids.
- Lütfen onu diğer çocuklara uzat.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
It is dangerous for children to play in the street.
- Caddede oynamak çocuklar için tehlikelidir.
Tom wasn't able to find a babysitter on such short notice.
- Tom öylesine kısa sürede bir çocuk bakıcısı bulamadı.
Tom asked Mary to stay at home until the babysitter got there.
- Tom, çocuk bakıcısı oraya gelinceye kadar, Mary'nin evde kalmasını istedi.
It seems that the children will have to sleep on the floor.
- Çocuklar yerde uyumak zorunda kalacaklar gibi.
He gathered his children around him.
- O, çocuklarını kendi etrafına topladı.
Children like fairy tales.
- Çocuklar peri masallarını severler.
The children love listening to fairy tales.
- Çocuklar masal dinlemeyi sever.
Isn't that a little juvenile?
- O küçük bir çocuk değil mi?
The increase in juvenile delinquency is a serious problem.
- Çocuk suçluluğundaki artış ciddi bir sorundur.
This park is a little kid's paradise.
- Bu park küçük çocukların cennetidir.
Chicken pox is an itchy nuisance for kids.
- Suçiçeği, çocuklar için kaşıntılı bir baş belasıdır.
I had chicken pox as a kid.
- Ben bir çocukken suçiçeği geçirdim.
The kindergarten children were walking hand in hand in the park.
- Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.
When she was in kindergarten, all the boys used to call her princess.
- O, anaokulundayken, bütün erkek çocukları ona prenses derdi.
Tom and Mary had a child and called him Tom Junior.
- Tom ve Mary'nin bir çocukları vardı ve ona Tom Junior adını verdiler.
The boy standing over there is my son.
- Orada duran çocuk benim oğlumdur.
The boy singing a song is my brother.
- Şarkı söyleyen çocuk benim erkek kardeşimdir.
The archaeologists discovered over a hundred graves, a few of which belonged to infants.
- Arkeologlar yüzün üzerinde mezar keşfetti, onlardan birkaçı küçük çocuklara aitti.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
The children collect seeds of various shapes and colours.
- Çocuklar çeşitli şekil ve renklerde tohum toplarlar.
Some prominent tennis players behave like spoiled brats.
- Bazı önde gelen tenis oyuncuları şımarık çocuklar gibi davranırlar.
Tom is a spoiled little brat.
- Tom şımarık küçük bir çocuk.
There have been several cases of infantile paralysis.
- Birkaç çocuk felci vakası olmuştur.
Don't spoil the children.
- Çocuklara yüz verip şımartma.
Children should not be spoiled.
- Çocuklar şımartılmamalı.