Let's have our picture taken with the statue in the back, shall we?
- Resmimizi arkadaki heykelle çektirelim, değil mi?
While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
- Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
Music that doesn't transmit feelings, images, thoughts, or memories is just background noise.
- Hisleri, görüntüleri, düşünceleri ya da anıları iletmeyen müzik sadece arka fon gürültüsüdür.
Tom noticed a police car in the rear-view mirror.
- Tom arka dikiz aynasında bir polis arabası fark etti.
Smokers are asked to occupy the rear seats.
- Sigara içenlerin arka koltuklarda oturmaları rica edilir.
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
Your right taillight is busted.
- Sağ arka lamban patlamış.
My cat purrs when I scratch behind his ears.
- Kulağının arkasını kaşıdığımda,kedim mırıldanır.
The garden is behind the house.
- Bahçe evin arkasında.
Sami felt a little bit superior to his friends.
- Sami kendini arkadaşlarından biraz üstün hissetti.
Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
- Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
I've decided to end our friendship.
- Arkadaşlığımızı bitirmeye karar verdim.
I spent the whole afternoon chatting with friends.
- Bütün öğleden sonrayı arkadaşlarla sohbet ederek geçirdim.
Tomorrow I’ll go out with friends after having lunch.
- Yarın öğle yemeğinden sonra arkadaşlarla birlikte dışarı çıkacağız.
Kangaroos have two small forepaws and two large, strong hind paws.
- Kanguruların iki küçük ön pençesi ve iki büyük, güçlü arka pençeleri vardır.
A friend of mine can speak Hindi fluently.
- Bir arkadaşım akıcı bir biçimde Hintçe konuşabilir.
Her boyfriend was not supportive.
- Erkek arkadaşı destekleyici değildi.
His girlfriend was not supportive.
- Onun kız arkadaşı destekleyici değildi.
There's one small cat hiding behind the car.
- Arabanın arkasında saklanan küçük bir kedi var.
We have a small backyard.
- Bizim küçük bir arka bahçemiz var.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.