I’m not a friend of cheap wine.
Batman is friends with Robin.
 - Batman, Robin ile arkadaştır.
I have a friend who loves me.
 - Beni seven bir arkadaşım var.
If you buddy up to everybody and anybody, pretty soon people will think you're just a people-pleaser.
 - Eğer herkesle ve herhangi biriyle arkadaş olursan, çok geçmeden insanlar senin insanları memnun eden biri olduğunu düşünecekler.
Buddy doesn't drive carelessly.
 - Arkadaşım dikkatsizce sürmez.
Tom and his mates went on a pub crawl and all ended up pretty drunk.
 - Tom ve arkadaşları alemlere akıp zil zurna sarhoş oldu.
They want to choose their mates by their own will.
 - Arkadaşlarını kendi istekleriyle seçmek istiyorlar.
Tom and I are drinking buddies.
 - Tom ve ben içki arkadaşlarıyız.
They're buddies from my technical school.
 - Onlar benim teknik okuldan arkadaş.
I would like to be your pen pal.
 - Mektup arkadaşın olmak istiyorum.
She has a few pen pals.
 - Onun birkaç mektup arkadaşı var.
Being very clever and gentle, this dog is a good companion to me.
 - Çok zeki ve nazik olduğu için, bu köpek benim için iyi bir arkadaştır.
He wanted female companionship.
 - O kadın arkadaşlık istedi.
He was angered by the murder of their comrades.
 - O, arkadaşlarının cinayetiyle kızdırıldı.
The young man bade farewell to his comrades and relatives.
 - Genç adam arkadaşlarını ve akrabalarını uğurladı.
He was a good fellow at heart.
 - Kallben iyi bir arkadaştır.
He's quite a nice fellow but I don't like him.
 - O gerçekten hoş bir arkadaş fakat ondan hoşlanmıyorum.
I don't associate with people like Tom.
 - Tom gibi insanlarla arkadaşlık etmem.
He is a close friend of my brother.
 - Erkek kardeşimin yakın bir arkadaşıdır.
Tom was my younger brother's roommate in college.
 - Tom kolejde küçük erkek kardeşimin oda arkadaşıydı.
My parents are familiar with her friend.
 - Ebeveynlerim onun arkadaşını tanıyorlar.
We're intimate friends.
 - Biz samimi arkadaşlarız.
A person is known by the company he keeps.
 - Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
I just came along to keep Tom company.
 - Sadece Tom'a arkadaşlık etmek için geldim.
Would either of you be interested in going on a blind date with one of my friends?
 - Herhangi biriniz arkadaşlarımdan biriyle çıkmakla ilgilenir misiniz?
I'm going on a date with my boyfriend today, so I've been in a very good mood since this morning.
 - Bugün erkek arkadaşımla çıkıyorum, bu yüzden bu sabahtan beri çok iyi bir ruh hali içindeyim.
I pardoned my friend for his poor manners.
 - Kötü davranışları için arkadaşımı affettim.
Tom doesn't have a partner.
 - Tom'un bir hayat arkadaşı yok.
Who is your dance partner?
 - Dans arkadaşınız kim?
Her novel ideas are time and again getting her into trouble with her more conservative colleagues.
 - Onun yeni fikirleri daha tutucu iş arkadaşlarıyla sık sık başını derde sokuyor.
They are both colleagues of mine.
 - Onlar çalışma arkadaşlarımdır.
You're a mighty good feller.
 - Sen güçlü iyi bir arkadaşsın.
He's a smart little feller.
 - O zeki küçük bir arkadaştır.
Tom and his friends all have Macbooks.
 - Tom ve arkadaşlarının hepsinin MacBookları var.
Macedonia and Bulgaria are not friends.
 - Macedonya ve Bulgaristan arkadaş değildir.