amaçlılık

listen to the pronunciation of amaçlılık
Türkçe - İngilizce
intentionality
purposefulness
amaç
objective

The men achieved their objectives. - Erkekler amaçlarına ulaştı.

amaç
purpose

Making money is his main purpose in life. - Para kazanmak hayatındaki asıl amaçtır.

Allocate a room for research purposes. - Araştırma amaçları için bir oda ayırın.

amaç
object

The men achieved their objectives. - Erkekler amaçlarına ulaştı.

amaç
aim

We have achieved all our aims. - Biz tüm amaçlarımıza ulaştık.

She aimed to become an actress. - O bir aktrist olmayı amaçladı.

amaç
goal

Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish. - Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.

We always have to make efforts to reach our goals. - Amaçlarımıza ulaşmak için her zaman çaba harcamak zorundayız.

amaç
intention

Their intentions are obvious. - Onların amaçları açıktır.

I need to know your intentions. - Amaçlarını bilmem gerekiyor.

amaç
target
amaç
{i} will

They will have achieved their goal. - Onlar amaçlarına ulaştılar.

amaç
{i} cause

We're here for a good cause. - Burada iyi bir amaç için buradayız.

amaç
point

What's the point in doing that? - Onu yapmada amaç nedir?

With all due respect, I think they both had valid points. - Kusura bakmayın ama, onların her ikisinin mantıklı amaçları var.

amaç
{i} dream
amaç
aim, goal, intention, objective, purpose, target, intent
amaç
scope
amaç
ideal
amaç
{i} idea
amaç
{i} intent

Their intentions are obvious. - Onların amaçları açıktır.

I need to know your intentions. - Amaçlarını bilmem gerekiyor.

amaç
higher
amaç
selective
amaç
end

Atomic energy can be used for peaceful ends. - Atom enerjisi barışçıl amaçlar için kullanılabilir.

amaç
function
amaç
sake
amaç
use

This room is used for various purposes. - Bu oda birçok amaçla kullanılır.

Special forces are used for special purposes. - Özel kuvvetler özel amaçlar için kullanılır.

amaç
the purpose
amaç
to aim
amaç
goal of
amaç
sense
amaç
(Hukuk) objective, purpose, aim, objective
amaç
mission
amaç
bourn
amaç
destination

Truth is a goal, not a destination. - Gerçek, bir hedef değil, amaçtır.

Tom and Mary finally reached their destination. - Tom ve Mary sonunda amaçlarına ulaştılar.

amaç
wherefore
amaç
{i} design

It wasn't designed for that purpose. - Bu, o amaç için tasarlanmadı.

amaç
{i} bourne
amaç
{i} view
amaç
{i} Terminus
amaç
{i} turn
amaç
{i} consummation
amaç
{i} drift

Many people drift through life without a purpose. - Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.

amaç
{i} meaning

I've been meaning to fix that leak. - O sızıntıyı gidermeyi amaçlıyorum.

Türkçe - Türkçe
Amaçlı olma durumu
amaç
Hedef: "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır."- Anayasa
amaç
Gaye: "Kuruluş amaç ve şartlarını kaybeden yahut kanunun öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen dernekler, kendiliğinden dağılmış sayılır."- Anayasa
amaç
Ulaşmak istenilen sonuç, maksat: "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz."- Anayasa
amaç
Hedef
amaç
Gaye
amaç
Erek
amaç
Erişilmek istenilen sonuç, maksat
ÂMÂÇ
(Osmanlı Dönemi) f. Saban demiri
ÂMÂÇ
(Osmanlı Dönemi) Hedef, nişan tahtası
amaçlılık