a-being teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- being
- {i} olma
Hasta olmak çok sıkıcı.
- Being sick is very boring.
Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
- Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- being
- {i} yaradılış
- human being
- insanoğlu
İnsanoğlunun hayvanlardan farkı düşünebiliyor ve konuşabiliyor olmasıdır.
- Human beings differ from animals in that they can think and speak.
İnsanoğlu Tanrı'nın suretinde yaratılmıştır.
- Human beings were created in God's image.
- human being
- insan
İnsanoğlu değiştikçe dil de değişir.
- Language changes as human beings do.
Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.
- All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood.
- all being well
- (deyim) her sey yolunda giderse
- being right
- haklı olma
- bring into being
- (deyim) oluşturmak
- come into being
- var olmak
- being
- yaşam
Geçmişteki yaşam bugünkünden çok farklıydı.
- The living beings of the past were very different from those of today.
İnsanlar hayatı anlamak için değil, yaşamak için yaratılmıştır.
- Human beings are not made to understand life, but to live it.
- being
- vücut
- being
- mahluk
- being a barber
- berberlik
- being a chief
- reislik
- being a coach
- antrenörlük
- being a colony
- sömürgelik
- being a critic
- eleştirmenlik
- being a foreigner
- yabancılık
- being a gypsy
- çingenelik
- being a joker
- şakacılık
- being a laborer
- ırgatlık
- being a labourer
- amelelik
- being a nun
- rahibelik
- being a porter
- hamallık
- being a prophet
- nübüvvet
- being a stranger
- yabancılık
- being a student
- öğrencilik
- being a thinker
- düşünürlük
- being a trainer
- antrenörlük
- being a waiter
- garsonluk
- being a worker
- emekçilik
- being a worker
- amelelik
- being added
- katılma
- being affected
- duygulanma
- being aired
- havalanma
- being an aga
- ağalık
- being an officer
- zabitlik
- being an upstart
- görmemişlik
- being appointed
- atanma
- being assigned
- atanma
- being bourgeois
- kentsoyluluk
- being broke
- yolsuzluk
- being broken down
- düşkünlük
- being caulked
- (Askeri) kalafatlanma
- being cleaned
- (Bilgisayar) temizleniyor
- being cleaned
- ayıklanma
- being combative
- dövüşkenlik
- being conditioned
- koşullanma
- being covered
- tesettür
- being crushed
- (Tıp) ezilme
- being crushed
- eziklik
- being deep
- tokluk (ses)
- being depressed
- keyifsizlik
- being dismissed
- kovulma
- being easygoing
- adamsendecilik
- being engaged
- nişanlılık
- being equal
- eşit olma
- being founded on
- baz alınarak
- being full
- tokluk
- being in effect
- (Kanun) yürürlükte olma
- being in force
- (Gıda) yürürlükte olan
- being informed
- (Osmanlıca) tebellüğ
- being ladderproof
- kaçmazlık
- being locked
- kilitli kalma
- being love
- (Pisikoloji, Ruhbilim) varlık sevgisi
- being natural
- tabiilik
- being nonslip
- kaymazlık
- being noskid
- kaymazlık
- being notified
- (Osmanlıca) tebellüğ
- being pinned
- iğnelenme
- being proved
- (Osmanlıca) sübut
- being published
- neşredilme
- being purple
- morluk
- being repaired
- kalafatlanma
- being rescued
- kurtulma
- being scientific
- bilimsellik
- being seedy
- keyifsizlik
- being sentenced
- (Kanun) cezalandırılma
- being sorted out
- ayıklanma
- being squashed
- eziklik
- being steeped
- dem
- being steeped
- dem (çay)
- being viewed by
- (Bilgisayar) görüntüleyen
- being waxed
- (Botanik, Bitkibilim) mumlaşma
- being wide open
- apaçıklık
- being without you
- sensizlik
- being wronged
- mağdurluk
- bring into being
- (deyim) kurmak
- bring into being
- vücuda getirmek
- bring into being
- (deyim) var etmek
- for the time being
- muvakkaten
- for the time being
- bu arada
- human being
- beşer
- subject to being open
- açık olması koşuluyla
- Supreme Being
- Allah
- being
- yaratık
İnsanlar duyarlı yaratıklardır.
- Humans are sentient beings.
İnsanlar sosyal yaratıklardır.
- Human beings are social creatures.
- being
- ol
- being
- mevcudiyet
- being
- varlık
Biyolojik bir varlık olarak insan hayvan dünyasına aittir.
- Human as a biological being belongs to the animal world.
İnsan mantıklı bir varlıktır.
- Man is a rational being.
- being
- oluş
Özgürlük her şeyi mümkün olduğu kadar zararsız yapabilmekten oluşur.
- Liberty consists of being able to make everything as harmless as possible.
Tüm dünya bir sahnedir, insanlar da yalnızca birer oyuncu. Sahneye girer, çıkarlar ve zamanları boyunca yedi dönemden oluşan birçok oyun sergilerler.
- All the world is a stage, and all the men and women merely players. They have their exits and their entrances, and one man in his time plays many parts, his acts being seven ages.
- bring into being
- meydana getir
- brought into being
- meydana getir
- come into being
- varol
- come to being
- var olmak
- for the time being
- şimdilik
Pekâlâ, şimdilik işe yarar.
- Well, it'll do for the time being.
Biz şimdilik burada kalmaya karar verdik.
- We have decided to stay here for the time being.
- human being
- merdüm
- legendary being
- masal yaratığı
- living being
- canlı varlık
- mythical being
- efsanevi yaratık
- supernatural being
- doğaüstü yaratık
- that being so
- öyle olan
- well being
- esenlik
- being
- canlı/yaşam
- human being
- köle
Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.
- Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings.
- Supreme Being
- Allah, Tanrı, Cenabı Hak
- all things being equal
- her şeyi eşit olmak
- being all
- Bütün varlık
- being considered
- kabul olmak
- being together
- birlikte olmanın
- earthiness, quality of being earthy
- dünyevi olma sağlamlık, kalite
- human being
- abd
- specifically, the supreme being
- özellikle varlık yüce
- state of being a lion
- aslan olma durumu