şu

listen to the pronunciation of şu
Türkçe - İngilizce
(İnşaat) that

This is a post office and that is a bank. - Bu bir postane, şu ise bir bankadır.

Look at that mountain which is covered with snow. - Karlarla örtülü şu dağa bak.

quod
that, this; that one
şu ana kadar
so far

You have been doing well at school so far. - Şu ana kadar okulda iyi gidiyorsun.

How many computers have you had so far? - Şu ana kadar kaç tane bilgisayarın oldu?

şu an
{i} present

The present government has many problems. - Şu andaki hükümetin çok sayıda problemleri var.

My uncle is staying in Hong Kong at present. - Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.

şu anda
currently

Tom isn't currently in prison. - Tom şu anda hapishanede değil.

Tom currently teaches English in Japan. - Tom şu anda Japonya'da İngilizce öğretiyor.

şu anda
just now, at present, at the moment
şu anda
now

What I want now is not money, but time. - Şu anda istediğim para değil, fakat zamandır.

I just bet you were thinking something perverse just now. - Ben, şu anda ters bir şey düşündüğüne dair bahse girerim.

şu ana kadar
up till now
şu ana kadar
by now

Tom must be over thirty by now. - Tom şu ana kadar otuzun üzerinde olmalı.

I'm used to it by now. - Ben şu ana kadar buna alıştım.

şu ana kadar
until now

For some reason the microphone wasn't working until now. - Bazı nedenlerden dolayı mikrofon şu ana kadar çalışmıyordu.

I have been lucky until now. - Şu ana kadar şanslıydım.

şu ana kadar
up to now

Up to now I've never been abroad. - Şu ana kadar hiç yurt dışında bulunmadım.

Up to now, how many books do you think you've read? - Şu ana kadar sence kaç kitap okumuşsundur?

şu anda
yet

I'm not sure Tom is ready to do that yet. - Tom'un şu anda onu yapmak için hazır olduğundan emin değilim.

I believe Elvis yet lives. - Elvis'in şu anda yaşadığına inanıyorum.

şu anda
just now

Tom isn't here just now. - Tom şu anda burada değil.

Mother is very busy just now. - Annem şu anda çok meşgul.

şu anda
for the present
şu anda
(Konuşma Dili) here and now

I can't answer you here and now. - Sana burada ve şu anda cevap veremem.

şu anki
current

I am content with my current position. - Şu anki pozisyonumdan memnunum.

Tom suggested that Mary should resign from her current job and find another one. - Tom Mary'nin şu anki işinden istifa etmesi ve yeni bir tane bulması gerektiğini önerdi.

şu anki
going
şu anki
currently
şu şekilde
thus
şu şekilde
thus and so
şu an
this instant
şu ana kadar
yet

Have you finished reading today's paper yet? - Şu ana kadar bugünkü gazeteyi okumayı bitirdin mi?

Bill, did you take Spot for a walk yet? - Bill, şu ana kadar Spot'u yürüyüşe çıkardın mı?

şu ana kadar
as yet
şu ana kadar
ever

All you ever do is nitpick. I wish you could say something more constructive. - Şu ana kadar yaptığın bütün şey her şeye kusur bulmak, keşke daha yapıcı bir şey söyleyebilsen.

Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played. - Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.

şu ana kadar
thus far
şu anda
presently

It is an ancient midden, presently an archaeological treasury. - Eski bir çöp yığını şu anda arkeolojik bir hazinedir.

I am presently working in the hotel kitchen. - Ben şu anda otel mutfağında çalışıyorum.

şu anda
at present

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

At present, consensus has yet to be reached. - Şu anda, yine de görüş birliğine varılmalı.

şu anda
at the present time
şu an
{i} now

Mt. Asama is now dormant. - Asama yanardağı şu an hareketsiz.

I am only warming up now. - Şu an sadece ısınıyorum.

Şu ana kadar
up until now
Şu anda
now to
şu an
at the moment

They're having a break at the moment. - Onlar şu anda bir mola veriyorlar.

He is on another phone at the moment. - O şu anda başka bir telefonda.

şu anda
at the moment

Our prospects for victory are excellent at the moment. - Zafer umutlarımız şu anda mükemmel.

Tom isn't here at the moment. - Tom şu anda burada değil.

şu sıralar
recently

I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently. - Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.

We have recently discussed this problem. - Şu sıralar bu problemi tartıştık.

şu an
at present

Everything is going well at present. - Şu anda her şey iyi gidiyor.

I don't need money at present. - Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

şu ana kadar
up to the present
şu anki
present

Your present trouble is on my mind all the time. - Senin şu anki sorunun her zaman aklımda.

Many are fed up with their present careers. - Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış.

şu günlerde
1. in the near future, any day now. 2. in these days: in those days
şu günlerde
in these days
Türkçe - Türkçe
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı: "Masanın üstünde şu mektubu buldu"- M. Ş. Esendal
Biraz uzakta olan bir varlığı veya biraz önce anılan bir şeyi işaret yolu ile belirtmek için kullanılan gösterme zamiri
(Osmanlı Dönemi) (-) (-Şuy) f. Temizleyen, yıkayan
Pasta hamuru
Bu kelimesine göre yerde, zamanda veya söz zincirinde biraz uzak olanı belirten gösterme sıfatı