örnek

listen to the pronunciation of örnek
Türkçe - İngilizce
specimen

This is a very rare specimen. - Bu çok nadir bir örnektir.

These specimens are divided into several categories. - Bu örnekler birkaç kategoriye ayrılır.

example

He's a tiger when he's angry is an example of metaphor. - O kızdığı zaman bir kaplandır sözü metafora bir örnektir.

Why am I the only one they complain of? They're just making an example out of me and using me as a scapegoat. - Niçin onların şikâyet ettikleri sadece benim? Onlar sadece beni örnek veriyorlar ve beni bir günah keçisi olarak kullanıyorlar.

instance

An application of a qualifier precludes non-partaking instances from the compound meaning of a term. - Bir terimin birleşik anlamından dolayı, bir niteleyicinin kullanımı benzemeyen örnekleri engeller.

I can give you several instances. - Sana birkaç örnek verebilirim.

sample

He asked for samples of picture postcards. - O, resim kartpostalların örneklerini istedi.

Would you like a free sample? - Ücretsiz bir örnek ister misin?

type

The teacher can show an example on the blackboard to clarify the type of answer expected. - Öğretmen beklenen cevabın türünü netleştirmek için tahtada bir örnek gösterebilir.

representative

Tom has always favored representative government. - Tom her zaman örnek bir hükümete olumlu baktı.

reference
pattern
specimen, sample; model, type, pattern; copy; example; exemplary; typical
exemplary

Tom is an exemplary husband. - Tom örnek bir kocadır.

Tom is doing an exemplary job. - Tom örnek bir iş yapıyor.

duplication
test sample
(Matematik) dampness
exempli

I heard your idea on how to solve the problem, but I would have to ask you to exemplify what you mean. - Sorunun nasıl çözüleceği konusundaki fikrinizi duydum, ancak neyi kastettiğinizi örneklemenizi istemek zorunda kalacağım.

mockup
(Bilgisayar) instances of
sample case
ensample
archetypal
(Ticaret) representative sample
templet
test piece
test specimen
e.g. (exempli gratia)
exemplification
version
like, equal, counterpart
example, illustration; precedent
lead

We should lead by example. - Örnek olarak liderlik etmeliyiz.

object lesson
precedent
model, exemplary
sample , example
exemplar

Tom is doing an exemplary job. - Tom örnek bir iş yapıyor.

He is an exemplary person with an excellent reputation. - O, mükemmel şöhretiyle örnek alınacak bir kişidir.

guide
sampling

I wasn't afraid of the blood sampling at all. - Kan örneklemesinden hiç korkmuyordum.

In this semester, students study and apply statistical sampling techniques. - Bu dönem, öğrenciler istatistiksel örnekleme tekniklerini okuyacaklar ve uygulayacaklar.

norm
type specimen
trial
(ideal) model, example, exemplar
specimen, sample
model

I haven't been much of a role model. - Pek örnek alınacak birisi olmadım.

He has become a role model for his younger stepbrother. - Genç üvey erkek kardeşi için örnek insan oldu.

illustration
copy
paradigm
parallel
quintessence
follow the example
to sample
{i} piece
{i} master
essay
örnek göstermek
exemplify
örnek almak
take an example by
örnek almak
sample

If you would like to have a sample, please let us know. - Bir örnek almak istersen, lütfen bize bildir.

örnek almak
take samples
örnek almak
(Konuşma Dili) hold up as an example
örnek grafik
(Bilgisayar) sample chart
örnek göster
(Bilgisayar) display example
örnek hacmi
sample size
örnek hızı
(Bilgisayar) sample rate
örnek imalat
(Askeri) pilot line operation
örnek kimse
model
örnek metin
(Bilgisayar) sample text
örnek müzik
(Bilgisayar) sample music
örnek olarak
(Latin) exempli gratia (e.g.)
örnek olarak
for example

Some German words are extremely difficult for an English speaker to pronounce, for example Streichholzschächtelchen. - Bazı Almanca kelimelerin telaffuz edilmesi İngilizce konuşan biri için son derece zordur. Örnek olarak: Streichholzschächtelchen.

örnek olmak
be an example
örnek olmak
exemplify
örnek olmak
be a model
örnek olmak
serve as a model
örnek oran
(Bilgisayar) sample rate
örnek seçmek
sample
örnek veri
(Bilgisayar) sample data
örnek verici
exemplary
örnek vermek
adduce
örnek olay
case
örnek uygulama
Sample application
örnek verme
give examples
örnek ad
(Bilgisayar) samplename
örnek alma
sampling
örnek almak
take as an example
örnek almak
copy
örnek almak
imitate
örnek almak
take a leaf out of one's book
örnek almak
1. to take (someone, something) as one's model; to pattern oneself after (someone); to pattern something after (something). 2. to take a lesson from
örnek almak
to copy, to imitate
örnek almak
pattern
örnek alınan şey
cynosure
örnek alınmak
originate
örnek ağaç
(Çevre) sample tree
örnek baskı
(Bilgisayar) sample print
örnek başlık
(Bilgisayar) sample title
örnek bul
(Bilgisayar) find instance
örnek bölge
(Bilgisayar) sample site
örnek dava
leading case
örnek deneyi
model test
örnek dize
(Bilgisayar) sample string
örnek dizge
(Bilgisayar,Teknik) pilot system
örnek dosya
(Bilgisayar) sample file
örnek dönem
representative period
örnek etiket
(Bilgisayar) sample label
örnek fiyat
representative price
örnek hazırlama
specimen preparation
örnek insan
role modal
örnek insan
spirit
örnek insan
sport
örnek için
as a warn to others
örnek işlem
(Ticaret) illustrative transaction
örnek işlem
(Ticaret) sample transaction
örnek işleme
sample processing
örnek kabı
sample jar
örnek kabı
sample dish
örnek kartı
sample cart
örnek kaşığı
sampling spoon
örnek kimse
sportsman
örnek kitabı
sampler
örnek kişilk
exemplary character
örnek kontrolü
sample check
örnek kopya
specimen copy
örnek kutusu
(Bilgisayar) sample box
örnek küme
(Bilgisayar) sample set
örnek makro
(Bilgisayar) sample macro
örnek nokta
sample point
örnek olan
model
örnek olarak
exemplarily
örnek olarak denemek
sample
örnek olay
precedent
örnek olay
case study
örnek olma
exemplifying
örnek olma
exemplariness
örnek olmak
to be a model/sample, to set an example
örnek olmak
set an example

I had to set an example. - Ben örnek olmak zorundaydım.

örnek olmak
give the lead
örnek olmak
set the pace
örnek olmak istememek
hide one's light under the bushel
örnek olmuş
exemplified
örnek oluşturan
normative
örnek oluşturmak
set a good example
örnek oluşturmak
exemplify
örnek oluşturmak
set a precedent
örnek parça
(Marangozluk) specimen sample
örnek plan
pilot-scheme
örnek sayım
(Bilgisayar) sample count
örnek sesler
(Bilgisayar) sample sounds
örnek süre
(Bilgisayar) sample period
örnek tüpü
sampling tube
örnek türü
(Bilgisayar) sample type
örnek uzay
sample space
örnek verme
exampling
örnek vermek
exemplify
örnek yakıt
(Otomotiv) octane reference fuel
örnek yer
(Jeoloji) type locality
örnek yok
(Bilgisayar) no instances
örnek yok
(Bilgisayar) no sample
örnek çizim
sample drawing
örnek çizim
sample draw
örnek/saniye
(Bilgisayar) samples/second
somut örnek
epitome
geçmiş örnek
precedent
kötü örnek
apology
örnekler
(Bilgisayar) samples

Would you show us some samples of your work? - Bize çalışmalarınızdan bazı örnekler gösterir misiniz?

It shouldn't be permitted to store samples of DNA. - DNA örneklerinin saklanmasına izin verilmemelidir.

bir örnek
one-note
bir örnek
one example
dizil örnek
(Biyokimya) sequential model
en iyi örnek
paragon
en mükemmel örnek
quintessence
ikinci örnek
second example
ilk örnek
first example
karşı örnek
counter example
karşı örnek
(Bilgisayar,Teknik) counterexample
standart örnek
(Askeri) proforma
standart örnek
(Askeri) standard form
temsili örnek
representative sample
tipik örnek
typical example
vermek örnek
adduce
yetkin örnek
ideal
örnek ol
{f} exemplifying
örnek ol
exemplify
örnek olarak
paradigmatic
Örnek vermek
give an example
örnek olarak
exemplifying
örnek olarak
as an illustration
örnekler
examples

I am adding examples to Tatoeba. - Tatoeba'ya örnekler ekliyorum.

There are many examples of beauty. - Çok sayıda güzellik örnekleri vardır.

örnekler
instances

An application of a qualifier precludes non-partaking instances from the compound meaning of a term. - Bir terimin birleşik anlamından dolayı, bir niteleyicinin kullanımı benzemeyen örnekleri engeller.

However, there are instances in history where entire peoples were successfully exterminated. - Buna rağmen,tarihte tüm insanların başarılı bir şekilde yok edildiğine dair örnekler var.

örnekler
demos
akut örnek
(Tıp) acute sample
ana örnek
(Ticaret) master sample
asıl örnek
prototype
bir örnek
uniform
birebir örnek
textbook example
canlı örnek
incarnation
canlı örnek
personification
devingen örnek
dynamic model
devingen örnek biçim
dynamic model
dip çamuru örnek alıcısı
(Askeri) bottom mud sampler
düğün dernek, hep bir örnek
(Konuşma Dili) It's always the same old thing
düşey örnek
(Bilgisayar) portrait sample
elle örnek alma
grab sampling
en kötü örnek
shocker
fare örnek oranı
mouse sample rate
html örnek
(Bilgisayar) html sample
ideal örnek
beau ideal
ilk örnek
archetype
iyi örnek
fair sample
iyi örnek
good example

Do you have any good examples? - Hiç iyi örneklerin var mı?

You should be setting a good example for your younger brother. - Senin erkek kardeşine iyi örnek olman gerekiyor.

iyi örnek
copybook
iyi örnek olan
edifying
karot örnek
core specimen
kompozit örnek
composite sample
kusursuz örnek
ideal
kusursuz örnek
perfect specimen
kütle örnek
bulk sample
kıyas edilen örnek
foil
mükemmel örnek
daisy
oluk örnek alma
(Madencilik) channel sampling
ortalama örnek
average sample
rasgele örnek
random sample
serbest örnek
unconfined specimen
somut örnek
embodiment
Türkçe - Türkçe
En iyi biçimde olan: "Bir dâhinin, olağanüstü bir adamın, örnek bir hoca olmamasını doğal karşılamalı."- H. Taner
Göstermelik: "Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi."- M. Ş. Esendal
Bir şeyin benzeri, tıpkısı, misil
Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model: "Cemal Paşa ecnebi mütehassısların yardımı ile örnek çiftlikler de yapmıştır."- F. R. Atay
Bir bütünün niteliğini anlatmak için bütünden ayrılarak verilen küçük parça, göstermelik, numune
Benzeri yapılacak olan; benzetilmek istenen şey, model
Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya savı desteklemek ve açıklamak amacıyla ileri sürülen söz, yapılan davranış, misal
Bir şeyin benzeri ya da tıpkısı
Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey: "Örnek aransa, öyle sanıyorum ki, bizimkinden âlâsı bulunmaz."- H. Taner
En iyi biçimde olan
Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey
emsal
numune
mustara
nümudar
nümune
mostra
(Osmanlı Dönemi) enmûzec
örnek olmak
Hayır ve davranış yönünden başkasının kendisine benzemesi yolunda etkili olmak
bir örnek
Aynı biçimde olan, yeknesak
ilk örnek
Kök tip
tek örnek
Aynı yolda sürüp giden, yeknesak
Örnek vermek
örneklemek
İngilizce - Türkçe

örnek teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

dizil örnek
(Biyokimya) kilit-anahtar kuramı