Tom is extremely untalented.
- Tom son derece yeteneksiz.
Tom was totally incompetent.
- Tom tamamen yeteneksizdi.
My secretary is incompetent.
- Sekreterim yeteneksizdir.
I showed them the difference of ability.
- Yetenek farkını onlara gösterdim.
The girl lacked musical ability.
- Kız müzikal yetenekten yoksundu.
You must be very talented, so as I!
- Sen, benim gibi çok yetenekli olmalısın.
Talent for music runs in their blood.
- Müzik için yetenek onların kanında akar.
Students should develop their reading skills.
- Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
- Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
I'm proud of Tom's accomplishments.
- Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.
He boasted about his skills.
- O, yetenekleri hakkında övündü.
Students should develop their reading skills.
- Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
He was very gifted and talented.
- O çok kabiliyetli ve yetenekliydi.
She is a gifted artist.
- Yetenekli bir sanatçıdır.
The amateur singer won first in the talent show hands down.
- Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.
That actor is both handsome and skillful.
- Bu aktör hem yakışıklı hem de yetenekli.
You can't know his merits by his appearance.
- Onun görünüşüyle yeteneklerini bilemezsin.
I finally passed the aptitude test for higher management studies.
- Ben yüksek yönetim çalışmaları için nihayet yetenek sınavını geçtim.
He has an aptitude for painting.
- O, ressamlık için yeteneklidir.
You have good instincts.
- Senin güzel yeteneklerin var.
I'm proud of Tom's accomplishments.
- Tom'un yetenekleriyle gurur duyuyorum.