yapıştırma

listen to the pronunciation of yapıştırma
Türkçe - İngilizce
agglutination
(something) which has been stuck on with glue; (something) the parts of which have been stuck together with glue
gluing, pasting, taping, or sticking (one thing) to (another); adhering (one thing) to (another)
cementation
bond
sticking on
(İnşaat) cementing
bonding
(Tekstil) adhesive bonding
joining
{i} gumming
adhesion
transfer
splicing
glueing
gluing
yapıştırmak
paste
yapıştırmak
glue

It'll be difficult to glue the two pieces together. - İki parçayı birlikte yapıştırmak zor olacak.

yapıştırmak
attach
yapıştırmak
{f} stick
yapıştırma makinesi
splicing machine
yapıştırmak
{f} fix
yapıştırmak
to stick on, to fasten, to attach; (pul) to affix; to bond; to plaster; to deliver, to land, to clout; to retort
yapıştırmak
fasten
yapıştırmak
retort
yapıştırmak
deliver
yapıştırmak
adhere to
yapıştırmak
land
yapıştırmak
apply
yapıştırmak
cycle
yapıştırmak
(Tekstil) adhere
yapıştırmak
stick on
yapıştırmak
agglutinate
yapıştırmak
bond
yapıştırmak
clout
yapıştırmak
adhibit
yapıştırmak
appose
yapıştırmak
conglutinate
yapıştırmak
bind
yapıştırmak
Land (someone) (a blow), deal (someone) (a blow)
yapıştırmak
Glue, paste, tape, or stick (one thing) onto (another); adhere (one thing) to (another)
yapıştırmak
Say (something) immediately to (someone) (by way of reply)
yapıştırmak
glue up
yapıştırmak
{f} fixate
yapıştırmak
gunk up
yapıştırmak
to say (something) immediately to (someone) (by way of reply)
yapıştırmak
(pul) affix
yapıştırmak
gum
yapıştırmak
plant
yapıştırmak
(bant) apply
yapıştırmak
to glue, paste, tape, or stick (one thing) onto (another); to adhere (one thing) to (another)
yapıştırmak
stick together
yapıştırmak
to land (someone) (a blow), deal (someone) (a blow)
yapıştırmak
cement
yapıştırmak
post up
yapıştırmak
(ilan) post
yapıştırmak
{f} plaster
yapıştırmak
affix
yapıştırmak
solder
Türkçe - Türkçe
Yapıştırarak yapılan
Gelinlerin yüzüne yapıştırılarak yapılan süs
Yapıştırmak işi
dikişsiz
Yapıştırmak
(Osmanlı Dönemi) DAMM
yapıştırmak
Hızla vurmak
yapıştırmak
Yapışmasını sağlamak: "Mektuplarına kendi pullarını yapıştırırlar, kendi memurlarıyla sevk ederlerdi."- F. R. Atay
yapıştırmak
Yaklaştırmak, birbirine dayamak
yapıştırmak
Yapışmasını sağlamak
yapıştırmak
Gecikmeden karşılık vermek veya gerekeni yapmak: "Miralay Bey, realist bir asker görüşü ile teşhisi yapıştırır."- H. Taner
yapıştırmak
Gecikmeden karşılık vermek veya gerekeni yapmak
yapıştırmak
Yaklaştırmak, birbirine dayamak: "Telefonu iyice kulağına yapıştırıyor."- A. İlhan
yapıştırma