Makul olmaya çalıştım.
- Ich habe versucht, vernünftig zu sein.
Makul bir öneriyle gelsen, kabul ederdim.
- Wenn du mit einem vernünftigen Angebot kämest, würde ich mein Einverständnis schon geben.
Tom çok daha pragmatikti.
- Tom was much more pragmatic.
Duygusal bir düzeyde katılıyorum ama pragmatik düzeyde katılmıyorum.
- I agree on an emotional level, but on the pragmatic level I disagree.
Önemli olan oylarını mantıklı bir şekilde kullanmalarıdır.
- What is important is that they use their vote judiciously.
Ben sadece faydacı davranıyorum.
- I'm just being pragmatic.
People aren't always rational.
- Die Leute sind nicht immer vernünftig.
Mr. White is a rational man.
- Herr White ist ein vernünftiger Mensch.