Seçeneklerimi tartmak zorundayım.
- I have to weigh my options.
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
- An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
Avantajları ve dezavantajları düşünüp taşınmak zorundayız.
- We have to weigh the pros and cons.
Hobim ağırlık kaldırmak.
- My hobby is weight lifting.
Sınavlarınız olduğu zaman, ağırlık kaldırmak gerçekten stresi azaltır, ve bu zihniniz ve bedeniniz için de iyidir.
- When you're about to have exams, lifting weights really does relieve stress, and it's also good for your mind and body.
Japon mali otoriteleri ekonomik yönetimlerinde ulusal güveni yenilemek için önlemleri tartıyorlar.
- The Japanese fiscal authorities are weighing measures to restore public confidence in their economic management.
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
O, 80 kilodan daha fazla gelmektedir.
- She weighs more than 80 kg.
Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.
- Tom was probably pondering something.
Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.
- We all pondered over what had taken place.
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
- An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
Onların çantalarını tartmadım.
- I didn't weigh their bags.
Birçok Avrupa mutfakları orada kuru malzemeler tartıldığından dolayı bir teraziye sahiptir, Amerika'da tam tersine onlar hacimle ölçülmektedir.
- Many European kitchens have scales because dry ingredients are measured by weight there, unlike in America, where they are measured by volume.
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
- An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
Bunu düşünmek zorunda kalacağım.
- I'll have to ponder this one.
Bir pound bir ağırlık birimidir.
- A pound is a unit of weight.
Tom, yerel bir spor salonunda ağırlık antrenmanı yaptı.
- Tom did weight training at a local gym.
Boksörler bir maçtan önce tartılmak zorundalar.
- Boxers have to weigh in before a fight.
Zayıflamak için en iyi yol nedir?
- What's the best way to lose weight?
Kilo vermenin en iyi yolu uygun şekilde yemek yemek ve çok egzersiz yapmak.
- The best way to lose weight is to eat properly and get a lot of exercise.
George az 70 kilogram ağırlığındadır.
- George weighs not less than 70 kilograms.
Tom yaklaşık 300 pound ağırlığında.
- Tom weighs around 300 pounds.
He weighs in at upwards of 250 pounds.
Towards the evening we wayed, and approaching the shoare , we landed where there lay a many of baskets and much bloud, but saw not a Salvage.
... So I'll weigh in with an answer after I think a bit ...
... Phones don't weigh very much, right? ...