Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- Mother looked at me with tears in her eyes.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Eve bir göz atmak için gideceğim.
- I will go and take a look at the house.
Lütfen ne zaman isterseniz içeri gelip sergimize bir göz atmak için tereddüt etmeyin.
- Please do feel free to come in and take a look at our exhibition anytime.
Meg bile bana bakmadı.
- Meg didn't even look at me.
Karlarla örtülü şu dağa bak.
- Look at that mountain which is covered with snow.
Baştan çıkarıcı bakışların var.
- You have bedroom eyes.
Tom'un gözlerinde terör bakışını gördüm.
- I saw the look of terror in Tom's eyes.
Annem gözlerinde yaşlarla bana baktı.
- My mother looked at me with tears in her eyes.
Sakin olmak için gözlerimi kapattım.
- I closed my eyes to calm down.
Tom'un delikli bir kaşı var.
- Tom has a pierced eyebrow.
Sabah güneşi bakmak için çok parlak.
- The morning sun is too bright to look at.
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
- Tom stopped to take a close look at the car.
Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.
- His eye was swollen and his nose was bleeding.
Benim görüşüm kötüleşiyor.
- My eyesight is getting worse.
Babamla aynı görüşü paylaşmıyorum.
- I don't see eye to eye with my father.
Try to look at it from Tom's point of view.
- Try to look at it from Tom's point of view.
... But let's take a look at the sizes. ...
... earth from outer space. Look at this picture. Europe electrified, you can actually see ...