Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
- Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
John tablo üzerinde hak iddia etti.
- John laid claim to the painting.
Bazıları tam vücut tarayıcılarının dördüncü yasa değişikliğini ihlal ettiğini iddia etmektedir.
- Some claim that full-body scanners violate the Fourth Amendment.
Bagajımı talep ettim.
- I claimed my baggage.
Kar payını talep etti.
- He claimed his share of the profits.
Bagajımı talep ettim.
- I claimed my baggage.
Bagajımı nereden talep edeceğim?
- Where do I claim my baggage?
Tom deniz evinin yasa dışı eylemler için kullanıldığını bilmediğini iddia etti.
- Tom claimed that he didn't know his beach house was being used for illegal activities.
John tablo üzerinde hak iddia etti.
- John laid claim to the painting.
Ürünlerimizin iddia ettiğimiz kadar uzun ömürlü olmadığına dair tüketicilerden çok sayıda şikâyetler gelmektedir.
- There have been a lot of complaints from consumers that our products don't last as long as we claim.
Ben bu iddiayı reddetmek istemiyorum.
- I do not want to reject this claim.
O, onun hakkında bir şey bilmediğini iddia ediyor.
- She claims that she knows nothing about him.
John tablo üzerinde hak iddia etti.
- John laid claim to the painting.
Seyirci, performansları için oyuncuları alkışladı.
- The audience acclaimed the actors for their performance.
Onu alkışlarla imparator ilan ettiler
- They acclaimed him emperor.
Belediye başkanının konuşması çok beğeni ile karşılandı.
- The mayor's speech was received with much acclaim.
... could claim to be an underdog. ...
... Apparently in 2010, one could claim [INAUDIBLE] ...