Sana kayıp yüzüğünü bulacağım.
- I will find you your lost ring.
O, kayıp kız hıçkırıklar arasında adını söyledi.
- Between sobs, that lost girl said her name.
O, kaybolmuş ve rahatsız hissetti.
- He felt lost and uncomfortable.
Tom kaybolmuş gibi görünüyor.
- Tom seems to be lost.
Tom biraz dalgın görünüyor.
- Tom looks a little lost.
Genelkurmay başkanı savaşın kaybedildiğini bildirdi.
- The army chief reported that the war was lost.
Birçok Roma teknolojisi ortaçağ sırasında kaybedildi.
- Many Roman technologies were lost during the Middle Ages.
Sevmek ve kaybetmek hiç sevmemekten daha iyidir.
- It's better to have loved and lost than never to have loved at all.
Ne dedin? Özür dilerim, düşünceye dalmışım.
- What did you say? I'm sorry, I was lost in thought.
Tom biraz düşünceye dalmış gibi görünüyordu.
- Tom looked a little lost.
Kol saatimi kaybettim.
- I have lost my watch.
Bütün paramı kaybettim.
- I've lost all my money.
Tom kaybolmuş ve şaşırmış gibi görünüyor.
- Tom looks lost and confused.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
- Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Nicholas Biddle savaşın kaybedilmiş olduğunu görmeye başladı.
- Nicholas Biddle began to see that the battle was lost.
Deep beneath the ocean, the Titanic was lost to the world.
... his most recent job, and we've now just lost our home. Can you help us? ...
... we lost ...