means- teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı
- <span class="word-self">meansspan>
- vasıta
Bazı kaçış vasıtaları bulmalıyız.
- We must devise some means of escape.
Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.
- <span class="word-self">meansspan>
- {i} araç
Mümkün olan tüm araçlar denendi.
- All possible means have been tried.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
- <span class="word-self">meansspan>-tested benefits
- demektir-test faydaları
- <span class="word-self">meansspan>
- {i} vesile
- by no <span class="word-self">meansspan>
- asla
Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
Herkesi memnun etmek asla kolay değil.
- It is by no means easy to please everybody.
- <span class="word-self">meansspan>
- para
Tom kazandığından çok para harcıyor.
- Tom lives beyond his means.
O, kazandığından çok para harcıyor.
- He lives beyond his means.
- by no <span class="word-self">meansspan>
- katiyen
- by no <span class="word-self">meansspan>
- kesinlikle
O politikacı kesinlikle dürüst değil.
- That politician is by no means honest.
Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.
- It's by no means impossible to earn one million yen a month.
- <span class="word-self">meansspan>
- ulaşım araçları
- <span class="word-self">meansspan>
- (Dilbilim) aracı
Dil bir iletişim aracıdır.
- Language is a means of communication.
İngilizce bir haberleşme aracıdır.
- English is a means of communication.
- <span class="word-self">meansspan>
- kolaylık
- <span class="word-self">meansspan>
- imkan
İmkanlarımın üstünde yaşıyorum.
- I live above my means.
Eldeki tüm imkanları kullanarak görevi bitirmelisin.
- You must finish the task by any means necessary.
- by <span class="word-self">meansspan> of
- marifetiyle
- by <span class="word-self">meansspan> of
- yardımıyla
- by <span class="word-self">meansspan> of
- kanalıyla
- <span class="word-self">meansspan>
- (Matematik) içler
- <span class="word-self">meansspan>
- (Ticaret) araçlar
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Onların hepsinin bağımsız araçları vardır.
- All of them have independent means.
- <span class="word-self">meansspan>
- zenginlik
- <span class="word-self">meansspan>
- yöntem
- <span class="word-self">meansspan>
- asla
Sonuç asla tatmin edici değildi.
- The result was by no means satisfactory.
Onun asla cesareti eksik değil.
- He is by no means wanting in courage.
- <span class="word-self">meansspan>
- olanak
Bunu kelimelerle tasvir etmek olanaksızdır.
- It is impossible to depict that by means of words.
Ayda bir milyon yen kazanmak kesinlikle olanaksızdır.
- It's by no means impossible to earn one million yen a month.
- <span class="word-self">meansspan>
- gelir
Onunla, Boeing diğer sorunların da olabileceği, ama mürettabat işini doğru şekilde yaparsa bir kazadan kaçınılabileceği anlamına gelir.
- By that, Boeing means that there may also have been other problems, but that an accident could have been avoided if the crew had done their job correctly.
Eğer patronun seni kovarsa, bu işten atıldığın anlamına gelir.
- If your boss sacks you, it means you're fired.
- <span class="word-self">meansspan> of communications
- (Askeri) iletişim araçları
- <span class="word-self">meansspan> of conveyance
- (Ticaret) nakil vasıtası
- <span class="word-self">meansspan> of livelihood
- geçim yolu
- <span class="word-self">meansspan> of payment
- (Ticaret) ödeme araçları
- <span class="word-self">meansspan> of subsistence
- nafaka
- <span class="word-self">meansspan> of transport
- ulaşım imkanları
- <span class="word-self">meansspan> of transport
- (Ticaret) nakil aracı
- <span class="word-self">meansspan> of transport
- (Askeri) ulaştırma vasıtaları
- <span class="word-self">meansspan> of transport
- taşıtlar
- <span class="word-self">meansspan> of transport
- bazı ulaşım araçları
- <span class="word-self">meansspan> to an end
- araç
- <span class="word-self">meansspan> to an end
- vasıta
- other <span class="word-self">meansspan>
- (Ticaret) suveri saire
- other <span class="word-self">meansspan>
- diğer araçlar
- sufficient <span class="word-self">meansspan>
- (Ticaret) kafi vasıtalar
- sufficient safety <span class="word-self">meansspan>
- yeterli güvenlik önlemleri
- transportation <span class="word-self">meansspan>
- (Turizm) ulaştırma aracı
- try other <span class="word-self">meansspan>
- başka bir yol bul
- as a <span class="word-self">meansspan> of
- yoluyla
- by all <span class="word-self">meansspan>
- elbette
Elbette problemi çözmeye çalışacağım.
- I'll try to solve the problem by all means.
Bunu elbette yapacağım.
- I'll do that by all means.
- by any <span class="word-self">meansspan>
- her ne şekilde olursa olsun
- by <span class="word-self">meansspan> of
- sayesinde
- by <span class="word-self">meansspan> of
- kullanarak
- by natural <span class="word-self">meansspan>
- doğal nedenlerle
- by no manner of <span class="word-self">meansspan>
- kesinlikle
- by no manner of <span class="word-self">meansspan>
- hiçbir şekilde
- by no <span class="word-self">meansspan>
- hiç
Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
- Nick is by no means satisfied with the reward.
O hiçbir şekilde anjelik değildir.
- She is by no means angelic.
- by no <span class="word-self">meansspan>
- hiçbir suretle
- by some <span class="word-self">meansspan> or other
- şu veya bu şekilde
- by this <span class="word-self">meansspan>
- bu suretle
- chemical <span class="word-self">meansspan>
- kimyasal yollar
- <span class="word-self">meansspan>
- yol
O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
- He contrived a means of speaking to Nancy privately.
Akla gelebilecek her yolu denedim.
- I have tried every means imaginable.
- <span class="word-self">meansspan>
- çare
- <span class="word-self">meansspan>
- servet
- <span class="word-self">meansspan> of communication
- iletişim araçları
- <span class="word-self">meansspan> of transport
- ulaşım araçları
- <span class="word-self">meansspan> of transportation
- ulaşım vasıtası
- private <span class="word-self">meansspan>
- özel gelirler
- <span class="word-self">meansspan>
- {i} varlık
- a <span class="word-self">meansspan> of
- Bir yolu
O, Nancy ile özel olarak konuşmanın bir yolunu buldu.
- He contrived a means of speaking to Nancy privately.
- as <span class="word-self">meansspan>
- anlamına geldiğine
- beyond his <span class="word-self">meansspan>
- Onun anlamı ötesinde
- beyond one's <span class="word-self">meansspan>
- (deyim) Karşılyabileceğinden fazla harcayarak, müsrifçe
- beyond one's <span class="word-self">meansspan>
- biri demektir ötesinde
- by any <span class="word-self">meansspan> of
- herhangi bir yolla
- by <span class="word-self">meansspan> of
- Aracılığıyla, vasıtasıyla
- by <span class="word-self">meansspan> of
- vasıtasıyla
Balıkçı kendini yüzen bir tahta vasıtasıyla kurtardı.
- The fisherman saved himself by means of a floating board.
Bir buhar makinesi onun vasıtasıyla ısının işe dönüştürüldüğü bir makinedir.
- A steam engine is a machine by means of which heat is transformed into work.
- by <span class="word-self">meansspan> of the optometer
- optometre ile
- by some <span class="word-self">meansspan> or other
- su veya bu şekilde
- choicely, by <span class="word-self">meansspan> of selection
- choicely, seçim yoluyla
- compare <span class="word-self">meansspan>
- ortalama değerin karşılaştırılması
- end justifies the <span class="word-self">meansspan>
- sonu anlamına gelir haklı
- ends and <span class="word-self">meansspan>
- Amaçlar ve araçlar: "The ends justify the means. - Amaca giden her yol mubahtır."
- ends justify <span class="word-self">meansspan>
- Başarıya giden her yol mubahtır
- erythema <span class="word-self">meansspan> red or a reddish color
- eritem veya kırmızımsı bir renk kırmızı anlamına gelir
- evacuate <span class="word-self">meansspan> to empty or remove the contents
- tahliye boş veya içeriği kaldırmak anlamına gelir
- it <span class="word-self">meansspan> mischief
- o fesat anlamına gelir
- it <span class="word-self">meansspan> nothing to him
- ona hiçbir şey ifade
- language <span class="word-self">meansspan>
- dil araçları
- live beyond one's <span class="word-self">meansspan>
- (deyim) Bkz. beyond öne's means
- <span class="word-self">meansspan>
- demektir
Eğitim okula gitmekten daha fazla bir şey demektir.
- Education means something more than going to school.
Tatoeba Japoncada mesela demektir.
- Tatoeba means for example in Japanese.
- <span class="word-self">meansspan>
- anlama gelmek
- <span class="word-self">meansspan> of communication
- İletişim aracı
- <span class="word-self">meansspan> to
- anlamına gelir
- <span class="word-self">meansspan> to an end
- Bir amaca ulaşmayı sağlayan araç, vasıta
- <span class="word-self">meansspan> to an end
- sona demektir
- psychoanalysis by <span class="word-self">meansspan> of hypnosis
- hipnoz yoluyla psikanaliz
- resources; <span class="word-self">meansspan>
- kaynaklar; anlamına gelir
- the <span class="word-self">meansspan> of
- araçları
- which <span class="word-self">meansspan>
- yani
- by any <span class="word-self">meansspan>
- hiç
O, hiçbir şekilde berbat çürüyen soğan kokusuna tahammül edemedi.
- He could not by any means tolerate the ghastly smell of rotting onion.
- by no manner of <span class="word-self">meansspan>
- katiyen
- man of <span class="word-self">meansspan>
- varlıklı kimse
- <span class="word-self">meansspan>
- ne pahasına olursa olsun
Ne pahasına olursa olsun, onu istediğini söyledin!
- You said you wanted it by any means!
- <span class="word-self">meansspan>
- taşıtlar
- <span class="word-self">meansspan>
- şüphesiz
Şüphesiz onu ben yapacağım.
- I'll do it by all means.
İngiliz dili şüphesiz en kolay ve aynı zamanda uluslararası iletişimin en etkili aracıdır.
- The English language is undoubtedly the easiest and at the same time the most efficient means of international communication.
- <span class="word-self">meansspan>
- means to an end araç
- <span class="word-self">meansspan>
- means of transport nakil vasıtası
- <span class="word-self">meansspan>
- by any means ne şekilde olursa olsun
- <span class="word-self">meansspan>
- {i} araç, vasıta, bir sonuca ulaşmak için kullanılan şey
- <span class="word-self">meansspan>
- vesait
- <span class="word-self">meansspan> of appeal
- (Kanun) temyiz yolları
- <span class="word-self">meansspan> of exchange
- (Ticaret) mübadele vasıtası
- ways and <span class="word-self">meansspan>
- (Ticaret) geliri çoğaltma usulleri