kesmeler

listen to the pronunciation of kesmeler
Türkçe - İngilizce

kesmeler teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

kesme
cutting

Why did you tear the cloth instead of cutting it with scissors? - Makasla kesmek yerine kumaşı niçin yırtıyorsun?

Tom got holes in his socks from not cutting his toenails. - Tom ayak tırnaklarını kesmediği için çorapları delindi.

kesme
{i} cut

These two lines cut across each other at right angles. - Bu iki çizgi birbirini dik açıyla kesmektedir.

The scissors won't cut anything. - Makas bir şey kesmez.

kes
{f} hewed
kesme
interrupt

It is not polite to interrupt someone while he is talking. - Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir.

Don't interrupt me while I am talking. - Ben konuşurken sözümü kesme.

kesme
{i} nip
kesme
{i} section
kes
plimsoll
kes
sneaker
kes
(Bilgisayar) kill

Can you give me something to kill the pain? - Bana ağrıyı kesecek bir şey verebilir misin?

I need some medicine to kill the pain. - Ağrıyı kesmek için biraz ilaca ihtiyacım var.

kesme
shutdown
kesme
open cut
kesme
cutoff
kesme
miter cut
kesme
killing
kesme
crossing
kesme
(Denizbilim) lysis
kesme
definite
kesme
stop

Tom told us to stop talking. - Tom bize konuşmayı kesmemizi söyledi.

It was not until Kay received the doll that she stopped crying. - Kay oyuncak bebeği alana kadar ağlamayı kesmedi.

kesme
(Mekanik) slitting
kesme
intersection
kesme
(Mekanik) flash piercing
kesme
(Mekanik) piercing
kesme
(Bilgisayar) sector
kesme
blanking
kesme
snipping
kesme
shears
kesme
(Havacılık) cut off

You should cut off your connections with that group. - O grupla bağlantıları kesmelisin.

Many kiss the hand they wish to cut off. - Çoğu kesmek istedikleri öperler.

kesme
fixed
kes
cut down

They cut down the tree. - Onlar ağacı kestiler.

Are you going to cut down all the trees here? - Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?

kes
truncate
kes
cut in

She cut in when we were talking. - Biz konuşurken sözümüzü kesti.

The truck cut in front of my car. - Kamyon arabamın önünü kesti.

kes
hew
kes
{f} hack

Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete. - Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.

I cut myself with a hacksaw. - Bir demir testeresi ile kendim kestim.

kes
cutoff
kes
{f} cut

Are you going to cut down all the trees here? - Buradaki tüm ağaçları kesecek misin?

These scissors don't cut well. - Bu makas iyi kesmiyor.

kes
{f} cutting

If you're not out of the shower in five minutes, I'm cutting the hot water! - Beş dakika içinde duştan çıkmazsan, sıcak suyu kesiyorum!

Banks are cutting lending to industrial borrowers. - Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.

kes
{f} hewn
kes
cut the cackle
kes
cut off

A doctor quickly cut off his left arm and stopped the heavy bleeding. - Bir doktor derhal onun sol kolunu kesip çıkardı ve ağır kanamayı durdurdu.

Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off. - Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.

kes
{f} excise
kes
{f} shear
kes
{f} knife

The tip of the knife is sharp. - Bıçağın ucu keskindir.

He cut his finger with the knife. - O, bıçakla parmağını kesti.

kes
{f} rip
kes
{f} shorn
kesme
scission
kesme
immolation
kesme
trim

I asked the butcher to trim all the fat off of the meat. - Kasaptan etteki tüm yağları kesmesini istedim.

kesme
incision
kesme
excision
kesme
chopping

I spent all morning chopping wood. - Ben tüm sabahı odun kesmekle geçirdim.

I know why there are so many people who love chopping wood. In this activity one immediately sees the results. -- Albert EINSTEIN - Neden odun kesmekten büyük zevk alan bu kadar çok insan olduğunu biliyorum. Bu aktivitede sonuçları hemen anında görürsünüz. -- Albert EINSTEIN

kes
break

Rock breaks scissors. Scissors cut paper. Paper smothers rock. - Taş, makası ezer. Makas, kağıdı keser. Kağıt, taşı kaplar.

Stop, you're breaking my heart. - Kes, kalbimi kırıyorsun.

kes
amputate

Tom's arm must be amputated. - Tom'un kolu kesilmeli.

Tom had one of his legs amputated. - Tom bacaklarından birini kestirdi.

kes
curtail
kesme
backspin
kesme
cutting in
kesme
amputation
kesme
cutting of
kesme
butchering
Kesme
(Tıp) transection
Kesme
(Tıp) sectio
kes
gym boot, sneaker
kes
less of that
kes
cut it out!
kes
have done

Stop acting like this Tom! I'm tired of this nonsense! Just have done with it already! - Böyle davranmayı kes Tom! Bıktım bu saçmalıktan! Bırak bu işleri artık!

What you have done is absolutely inexcusable. - Yaptığın şey kesinlikle affedilmez.

kes
dry up
kes
basketball shoe, (high-topped) sneaker
kes
cut#off
kes
exscind
kes
lance
kes
trephine
kes
shutt#off
kes
slit

The police think that Tom was stabbed before his throat was slit. - Polisler onun gırtlağı kesilmeden önce, Tom'un bıçaklandığını düşünmektedir.

Tom slit his own throat. - Tom kendi boğazını kesti.

kes
trepan
kes
shutt off
kes
gash
kes
cut it out

You're not a child anymore so cut it out! - Artık bir çocuk değilsin bu yüzden kes artık.

kes
heckle
kes
resect
kesme
fixed (price)
kesme
cutback
kesme
discontinuation
kesme
tin snips
kesme
curtailment
kesme
shearing
kesme
truncation
kesme
suppression
kesme
clip

Do you use fingernail clippers to cut your toenails? - Ayak tırnaklarını kesmek için tırnak makası kullanıyor musun?

kesme
interception
kesme
cut, faceted
kesme
sector of a circle
kesme
cube-shaped
kesme
cin., television cut, change of scenes
kesme
cut-off
kesme
stoppage
kesme
cutting; shears; sector; chop; cut; definite, fixed
kesme
shutoff
kesme
abscission
kesme
resection
kesme
elipping
kesme
tomy
kesme
apostrophe

There's an apostrophe missing. It's and its are different. -- I know. It was a typing error. - Eksik bir kesme işareti var. It's veits farklıdır. -- Biliyorum. Bir yazım hatasıydı.

TDK has decided to abolish the use of apostrophe in names of institutions. - TDK kurum isimlerinde kesme işareti kullanımını kaldırma kararı aldı.

kesme
break

I'm afraid we must break off the discussion. - Ne yazık ki tartışmayı kesmek zorundayız.

kesme
trephination
kesme
(Nükleer Bilimler) shear
kesme
{i} clipping
kesme
kerf
kesme
{i} severance
İngilizce - İngilizce

kesmeler teriminin İngilizce İngilizce sözlükte anlamı

kes
the kestrel
Kes
kes
kes
Uncut hair, one of the five physical symbols that a Khalsa Sikh must have It is a symbol of spirituality
kes
The ISO 4217 currency code for the Kenyan Shilling
kes
Unshorn Hair
Türkçe - Türkçe

kesmeler teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

KES
(Osmanlı Dönemi) f. İnsan. Kişi
Kesme
(Osmanlı Dönemi) AZB
Kesme
kiru
Kesme
kiri
Kesme
(Osmanlı Dönemi) İHAKE
Kesme
kat
Kesme
(Osmanlı Dönemi) TESBİL
kes
Genellikle yakmak için kullanılan iri saman
kes
Kapalı jimnastik ayakkabısı
kes
Yakmak için kullanılan iri saman
kes
Hayvanların yemeyip bıraktıkları iri saman
kes
Yonca samanı
kes
Dövülerek saman yapılan ot
kes
Ayak bileklerini de içine alan kapalı jimnastik ayakkabısı
kes
Samanın irisi
kes
Fiğ ve otlardan yapılan saman
kes
Jimnastik ayakkabısı
kes
Dikenlerden yapılan hayvan yemi
kesme
Kesme işareti
kesme
Kesin, değişmez, maktu
kesme
Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan
kesme
Enli ok
kesme
Küp biçiminde veya köşeli olarak kesilmiş olan: "Dört tarafı kesme billur kapaklı bir eski saat."- R. H. Karay
kesme
İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum
kesme
Lokum
kesme
Teneke, sac gibi şeyleri kesmek için kullanılan makas
kesme
Kıyılarımızda yaygın olarak bulunan, yuvarlak tepeli, 5 m kadar boylu, her dem yeşil, yaprakları küçük ve kenarları testere dişli, çiçekleri yeşilimsi beyaz renkli olan bir süs ağacı, akçakesme (Phillyrea latifolia)
kesme
Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi
kesme
Kesmek işi
kesme
Lokum. Çizgisel iki doğru parçası ve bir eğri yayı ile sınırlanan düzlem yüzeyi. İki çekimin birbirine doğrudan doğruya bağlanmasından, iki ayrı çekimin birbirini izlemesinden doğan durum
kesme
Nazımda veya nesirde, bir cümleyi sonu anlaşılacak biçimde yarım bırakma sanatı, kat