insanların

listen to the pronunciation of insanların
Türkçe - İngilizce
roundup
an activity in which cattle are herded together in order to be inspected, counted, branded or shipped
the summary to a news bulletin
{i} act of chasing and herding together (of cattle, etc.); capture of suspected criminals
A roundup is an occasion when cattle, horses, or other animals are collected together so that they can be counted or sold. What is it that keeps a cowboy looking strong, young and ready for another roundup?
"a news roundup
the systematic gathering up of suspects by the police; "a mass roundup of suspects"
A gathering in of scattered persons or things; as, s round-up of criminals
The act of collecting or gathering together scattered cattle by riding around them and driving them in
In journalism, especially television or radio, a roundup of news is a summary of the main events that have happened. First, we have this roundup of the day's news = summary
a summary list; as in e g "a news roundup"
the activity of gathering livestock together so that they can be counted or branded or sold a summary list; as in e
A rounding up, or upward curvature or convexity, as in the deck of a vessel
the systematic gathering up of suspects by the police; "a mass roundup of suspects" the activity of gathering livestock together so that they can be counted or branded or sold a summary list; as in e
the similar police activity of gathering together suspects to a crime
When there is a roundup of people, they are arrested or captured by the police or army and brought to one place. There are reports that round ups of westerners are still taking place
the activity of gathering livestock together so that they can be counted or branded or sold
insan
human

Products with GMO are dangerous to human life. - GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.

War is a crime against humanity. - Savaş, insanlık dışı bir suçtur.

insan
man

Today, many people worry about losing their jobs. - Bugün, bir sürü insan işsiz kalma konusunda endişeleniyor.

The man has two feet. - İnsanın iki ayağı vardır.

insanların aynı soydan geldiği inancı
monogenesis
insanların serbest dolaşımı
(Hukuk) free movement of persons
insan
human being

Human beings succeeded in flying into space. - İnsanoğlu uzaya uçmayı başardı.

Human beings can live up to 40 days without food, but no more than 7 without water. - İnsan gıda olmadan 40 gün kadar yaşayabilir fakat susuz en fazla 7.

insan
microcosm
insan
homo
insan
thing

He has done many things for poor people. - O, yoksul insanlar için pek çok şey yaptı.

A Japanese person would never do such a thing. - Bir Japon insanı böyle bir şeyi asla yapmazdı.

insan
humane

Isn't that the most humane punishment for criminals? - Bu, suçlular için en insancıl ceza değil midir?

insan
being

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

On the whole human beings want to be good, but not too good and not quite all the time. - İnsanoğlu genellikle iyi olmak ister fakat her zaman çok iyi ve sakin değil.

insan
(Latin) persona

People have different personalities. - İnsanların farklı kişilikleri var.

The development of the personal computer has revolutionised the way people work, the way they live, and the way they interact with each other. - Kişisel bilgisayarın gelişmesi insanların çalışma tarzında, yaşama tarzında ve birbirleriyle etkileşime girme tarzında devrim yapmıştır.

insan
(Konuşma Dili) flesh and blood
insan
one

That's one small step for a man, one giant leap for mankind. - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

insan
character

He is a man of character. - O kişilikli bir insandır.

I've always been a good judge of character. - Her zaman insan sarrafıydım.

insan
Homo sapiens
insan
person

A person's heart is approximately the same size as their fist. - Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.

You are a mean person. - Sen kötü bir insansın.

insan
bird

A lot of people think that bats are birds. - Birçok insan yarasaların kuş olduğuna inanıyor.

Does mankind have dominion over animals and birds? - İnsanların hayvanlar ve kuşlar üzerinde hakimiyeti var mıdır?

insan
individual

Each human being is an individual. - Her insan bir bireydir.

insan
man-made

Poverty is not an accident. Like slavery and apartheid, it is man-made and can be removed by the actions of human beings. - Yoksulluk tesadüf değildir. Kölelik ve apartheid gibi insan ürünüdür ve insan etkinlikleriyle ortadan kaldırılabilir.

This book says the earliest man-made bridges date back to the New Stone Age. - Bu kitap en eski insan yapısı köprülerin Yeni Taş Çağına kadar uzandığını söylüyor.

ilk insanların yaptığı sanat eseri
artefact
ilk insanların yaptığı sanat eseri
artifact
insan
spirit

After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished. - İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.

So long as the human spirit thrives on this planet, music in some living form will accompany and sustain it and give it expressive meaning. - İnsan ruhu yeryüzünde bulunduğu müddetçe; müzik, canlı bir varlık gibi ona eş ve destek olup büyük anlam katacak.

insan
person, someone, human being, man
insan
decent person, upright person: İnsan gibi yaşamadı. He didn't live as a decent person should. İnsan gibi çalış! Do your work as it should be done!
insan
mortal

We mortals die in a thousand ways; we are born in only one. There are a thousand diseases of men, but only one source of health. - Biz ölümlüler binlerce şekilde ölürüz; Biz sadece bir şekilde doğarız. Binlerce insan hastalığı var, ancak yalnızca bir sağlık kaynağı.

All human beings are mortal. - Bütün insanlar ölümlüdür.

insan
naked ape
insan
one, you: İnsan büyüğüyle öyle konuşmaz. One doesn't speak that way to one's superior. İnsana güven veren bir sesi var. He has a voice that inspires trust
insan
humanity

Music is a common speech for humanity. - Müzik insanlık için ortak bir dildir.

Slavery is a crime against humanity. - Kölelik, insanlık dışı bir suçtur.

insan
the human race, man, mankind: Allah insanı yarattı. God created man
insan
hominid
insan
Wight
insan
human, human being, man, person, one; human, humane
insan
born of woman
insan
decent, upright, good (person): Yümni insan bir adam. Yümni's a decent fellow
insan
lords of creation
insan
anthropo

What anthropoid would your girlfriend be most like? What a question... Well, um... An orangutan, I guess. - Kız arkadaşını en çok hangi insansı maymuna benzetirdin? Ne biçim bir soru ... Peki, um ...Sanırım, bir orangutan.

Eating animals is not that different from anthropophagy or cannibalism. - Hayvanları yeme, insan yeme ve yamyamlıktan o kadar farklı değildir.

insan
fellow

He is a very forgetful fellow. - O, çok unutkan bir insandır.

insan
creature

I'm a creature of habit. - Ben bir alışkanlıkların insanıyım.

Humans are the only living creatures that make use of fire. - İnsanlar ateş kullanan yaşayan tek yaratıklardır.

tüm insanların affedileceği doktrini
universalism
Türkçe - Türkçe

insanların teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

insan
Memelilerden, iki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Belirsiz zamir gibi de kullanılır
insan
Kişi, şahıs: "O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar."- H. Taner
insan
Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse)
insan
İki eli olan, iki ayak üzerinde dolaşan, sözle anlaşan, akıl ve düşünme yeteneği olan en gelişmiş canlı
insan
Bu türden olan canlı
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) Huy ve ahlâkı yüksek. Terbiyeli.İnsan binler çeşit elemler ile müteellim ve binler nev'i lezzetler ile mütelezziz olacak bir zihayat makine ve gayet derece acziyle beraber hadsiz maddi, mânevi düşmanları ve niha
İNSAN
(Osmanlı Dönemi) (Bu kelimenin aslı, lugat âlimlerince "ins" den geldiği söylenir. Kamusta da kûfiun'a göre "Nisyan" kelimesinden geldiği zikredilmektedir.)Akıl, şuur ve imân ile diğer canlılardan ayrı, Cenab-ı Hakk'ın en mükerrem yarattığı mahluku olup, Rabbanî ni'metleri unutkanlığı dolayısıyla insan denilmiş
İnsan
in
İnsan
(Osmanlı Dönemi) TABS
İnsan
benibeşer
İnsan
çocuk
İnsan
ölümlü
İnsan
(Osmanlı Dönemi) ADAM
İnsan
(Osmanlı Dönemi) İNS
İnsan
ademoğlu
insanların