Er ya da geç, bu başıboşluğundan pişman olacaksın.
 - Sooner or later, you will regret your idleness.
Okul günlerimde başıboş olduğum için pişmanım.
 - I regret having been idle in my school days.
Onun meşgul olduğunu sanıyordum ama tam tersine boştaydı.
 - I thought he was busy, but on the contrary he was idle.
İnsanlar kadar zengin olurlarsa olsunlar, boşta olmamalılar.
 - No matter how rich a man may be, he ought not to be idle.
Boş duran eller şeytanın aletidir.
 - Idle hands are the devil's tool.
Makineler artık atıl durumda.
 - The machines are idle now.
Bütün bir günü boşa geçirdi.
 - He idled away a whole day.
İnsanlar kadar zengin olurlarsa olsunlar, boşta olmamalılar.
 - No matter how rich a man may be, he ought not to be idle.
Aylaklık şeytanın atölyesidir.
 - Idleness is the devil's workshop.
O, her zamanki gibi aylaktır.
 - He is as idle as ever.
Onun başarısızlığı onun tembelliğinden dolayı idi.
 - His failure was due to his idleness.
Başarısızlık onun tembelliğinden kaynaklanıyor.
 - The failure is due to his idleness.
Çalışma avareliğe tercih edilir.
 - Work is preferable to idleness.
idle hours.