eylemsiz

listen to the pronunciation of eylemsiz
Türkçe - İngilizce
passive " pasif; inert
not yet fully appointed, not on the permanent staff of a university
(Gıda) dormant
inert
idle
inertial
eylem
act

So far, your action seems completely groundless. - Şimdiye kadar, eyleminiz tamamen sebepsiz görünmektedir.

He was caught in the act of pickpocketing. - O, yankesicilik eyleminde yakalandı.

eylem
action

The lawyer determined his course of action. - Avukat eylemin rotasını belirledi.

The Mexican army threatened action. - Meksika ordusu eylem tehdidinde bulundu.

eylem
{i} deed

Who can read the heroic deeds of brave men without a feeling of respect and admiration? - Kim saygı ve hayranlık hissi duymadan cesur insanların kahramanca eylemlerini okuyabilir?

His words and deeds do not match. - Onun sözleri ve eylemleri uyuşmuyor.

eylem
activity
eylem
gram. verb
eylem
{i} fact
eylem
militate
eylem
practice
eylem
geste
eylem
movement

She was an activist in the Women's Liberation Movement. - O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.

eylem
(İnşaat) performance
eylem
in action

At least six hundred men died in action. - Eylemde en az altı yüz insan öldü.

Tom was killed in action. - Tom eylemde öldürüldü.

eylem
action of
eylem
verb
eylem
(Hukuk) action, practice
eylem
action, practice, deed " fiil, aksiyon; verb" fiil
eylem
{i} commission

The commission took no action. - Komisyon hiçbir eylem yapmadı.

Türkçe - Türkçe
Eylemi olmayan
eylem
Fiil: "Bize, iki yılda Fransızcanın iki yardımcı eylemini belletememişti."- M. Ş. Esendal
eylem
Bir durumu değiştirme ve daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası, amel: "Eyleme beraber girersiniz, siz sonuca ulaşmayı düşünürsünüz, onlar ulaşmadan paylaşmayı."- A. İlhan
eylem
Eyleme işi, fiil, aksiyon: "Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilmez."- Anayasa
eylem
Eyleme işi, fiil, aksiyon
eylem
Bir durumu değiştirme ve daha ileriye götürme yönünde etkide bulunma çabası, amel
eylem
Fiil
eylemsiz