Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.
- Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun.
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
Most young adults enjoy going out at night.
- Çoğu genç yetişkin geceleyin dışarı çıkmaktan hoşlanır.
We enjoyed singing songs together.
- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
Somehow I have taken a fancy to that girl.
- Her nedense o kızdan hoşlanmaya başladım.
I'm surprised that Beth didn't enjoy her time at the farm.
- Beth'in çiftlikteki zamanından hoşlanmadığına şaşırdım.
Tom didn't enjoy the concert at all.
- Tom konserden hiç hoşlanmadı.
I don't care for the way he talks.
- Onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorum.
I do not much care for this kind of drink.
- Bu tür içkiden fazla hoşlanmam.
What's the difference between liking and loving someone?
- Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir?
I cannot help liking him in spite of his many faults.
- Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil.
I dislike being alone.
- Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.
He is such a bad person that everybody dislikes him.
- O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.