Nothing will stop his going.
- Gidişini hiçbir şey durdurmaz.
Tom put off going to Boston.
- Tom'un Boston'a gidişi ertelendi.
The trend isn't looking good.
- Gidişat iyi görünmüyor.
Tom has decided to put off his departure.
- Tom gidişini ertelemeye karar verdi.
He put off his departure till Sunday.
- Gidişini Pazara kadar erteledi.
I have a return ticket to Tokyo.
- Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
I have a return ticket to Osaka.
- Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
One way or round trip? One way, please.
- Tek yön ya da gidiş dönüş? Tek yön, lütfen.
Did you buy a round trip ticket?
- Gidiş dönüş bileti aldın mı?
Before going to study in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to study in Paris, I must brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
She may have gone out to do some shopping.
- O biraz alışveriş yapmak için dışarı gitmiş olabilir.
Mr. White has gone to Canada.
- Bay White Kanada'ya gitti.
I have a return ticket to Osaka.
- Osaka'ya bir gidiş dönüş biletim var.
I have a return ticket to Tokyo.
- Tokyo'ya bir gidiş dönüş biletim var.
Who's your favorite heavy metal guitarist?
- Favori heavy metal gitaristin kim?
I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
- Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
I just can't get along with him.
- Onunla anlaşamadım gitti.
Do you know where your dad went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Do you know where your father went?
- Babanın nereye gittiğini biliyor musun?
Before going to work in Paris, I have to brush up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemek zorundayım.
Before going to work in Paris I must freshen up on my French.
- Paris'e çalışmaya gitmeden önce Fransızcamı tazelemeliyim.
It will not make much difference whether you go today or tomorrow.
- Bugün ya da yarın gitmen pek fark yaratmayacak.
I wish to go to Hawaii.
- Hawaii'ye gitmeyi diliyorum.