He keeps a diary in English.
- O, İngilizce bir günlük tutar.
I am keeping a diary every day.
- Her gün bir günlük tutuyorum.
Do you study English every day?
- Her gün İngilizce çalışıyor musun?
And I will raise it again in three days.
- Ve onu üç günde tekrar kaldıracağım.
Are you satisfied with your daily life?
- Günlük yaşantından memnun musun?
This is a daily newspaper.
- Bu bir günlük gazetedir.
I've started keeping a journal.
- Bir günlük tutmaya başladım.
I was the one who suggested Tom keep a journal.
- Tom'un bir günlük tutmasını öneren kişi bendim.
This is the age of information, and computers are playing an increasingly important role in our everyday life.
- Bu bilgi çağıdır, ve bilgisayarlar günlük hayatımızda gittikçe önemli rol oynuyorlar.
TV plays an important part in everyday life.
- TV günlük yaşamda önemli bir rol oynar.
Paintings should not be exposed to direct sunlight.
- Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
Don't expose this chemical to direct sunlight.
- Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.
We chose Mary a good birthday present.
- Mary'ye iyi bir doğum günü hediyesi seçtik.
I would like to give him a present for his birthday.
- Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
Today is June 18th and it is Muiriel's birthday!
- Bugün Haziran'ın 18'i ve bugün Muiriel'in doğum günü!
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
This room doesn't get much sunshine.
- Bu oda çok fazla güneş ışığı almaz.
This room gets a lot of sunshine.
- Bu oda bol güneş ışığı alır.
How many times does the bus run each day?
- Otobüs her gün kaç kez çalışır?
How many times a day does that bus run?
- O otobüs günde kaç kez çalışır?
I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
- Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
I am tired of the day-to-day routine of life.
- Hayatın günlük rutininden usandım.
Mike made a rude table from the logs.
- Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
Sami will maintain his innocence until the day he dies.
- Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.
Your opinion seems to be out of date.
- Sizin fikirleriniz güncelliğini yitirmiş gibi görünüyor
Tom had a date for Valentine's Day.
- Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.
Every day they killed a llama to make the Sun God happy.
- Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
There is nothing like a glass of beer after a whole day's work.
- Bir tam günlük çalışmadan sonra bir bardak bira gibi bir şey yoktur.
I regret having been idle in my school days.
- Okul günlerimde aylak olduğum için pişmanım.
Merih güneşten dördüncü gezegendir.
- Mars güneşten dördüncü gezegendir.
güneşin çıkmış olmasına rağmen, hava soğuktu.
- Güneş çıkmış olsa bile hava soğuktu.