Tom odalarından birini bir üniversite öğrencisine kiralayarak ekstra para kazandı.
 - Tom made some extra money by renting one of his rooms to a college student.
Tom yaklaşan testi gözden geçirmek için biraz ekstra zaman kullanabilirdi.
 - Tom could use a little extra time to review for the upcoming test.
Biraz daha fazla zamana ihtiyacım vardı.
 - I needed a little extra time.
Her zaman biraz fazla nakit kullanabilirsin.
 - You can always use some extra cash.
Ayrı bir servis ücreti tahsil edilecektir.
 - The service charge is extra.
Ayrıca bu biraz ekstra yapmak için bir yoldur.
 - It's a way to make a little extra on the side.
Tom fevkalade mutlu hissetti.
 - Tom felt extraordinarily happy.
Ödünç alabileceğim fazladan bir bisikletin var mı?
 - Do you have an extra bicycle that I could borrow?
Tom'un ödünç alabileceği ekstra bir tanemiz var mı?
 - Do we have an extra one that Tom can borrow?
Yedek anahtarın var mı?
 - Do you have an extra key?
Tom başıma fazladan iş çıkarıyor.
 - Tom causes me a lot of extra work.
Fazladan bir on dolara ihtiyacımız olacak.
 - We'll need an extra ten dollars.
Onların fazladan bir yatağı var.
 - They have an extra bed.
Fazladan bir on dolara ihtiyacımız olacak.
 - We'll need an extra ten dollars.
Tom olağanüstü gücü olan bir atlettir.
 - Tom is an athlete with extraordinary strength.
Tom olağanüstü hızı olan bir atlettir.
 - Tom is an athlete with extraordinary speed.
Ekstra masraf var mı?
 - Is there any extra charge?
Ayrıca bu biraz ekstra yapmak için bir yoldur.
 - It's a way to make a little extra on the side.
extra, extra, read all about it!.
That day he ran to school extra fast.