Herkesin güçlü ve zayıf yönleri vardır.
- Everyone has strengths and weaknesses.
İnsanların zayıf yönlerini araştırmayın ama güçlü yönlerini araştırın.
- Do not search for people's weaknesses, but for their strengths.
Çocukluğunda oldukça cılızdı.
- He was quite weak in his childhood.
Tom son derece cılız.
- Tom is extremely weak.
Dizlerimde halsizlik hissettim.
- I felt weak in the knees.
O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü.
- She was still weak after her illness.
Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür.
- Women are physically weaker than men.
Biz inanılmaz bir güçsüzlük durumundaydık.
- We were in a state of incredible weakness.
John Bill'in zayıflığından istifade etti.
- John took advantage of Bill's weakness.
O,İngilizcede zayıftır.
- He is weak in English.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Zayıflıklarının üstesinden gelmek zor değil.
- It isn't hard to overcome your weaknesses.
İnsanların zayıflıklarını istismar etmeye son vermeni istiyorum.
- I want you to stop preying on people's weaknesses.
Kahvemi hafif istiyorum.
- I'd like my coffee weak.
Kahvemi hafif severim.
- I like my coffee weak.
Ann'in çikolataya zafiyeti var.
- Ann has a weakness for chocolate.
Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü.
- Lack of food had left him weak and exhausted.
Açık kahveyi tercih ederim.
- I prefer weak coffee.
Tom açıkçası hâlâ çok zayıf.
- Tom is obviously still very weak.
İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın.
- You have to allow for human weakness.
Annem uzun bir hastalıktan dolayı çok zayıftı.
- My mother was very weak from a long illness.
Hastalık, organizmanızı zayıf düşürdü.
- The sickness has weakened your organism.
This place is weak.
We were served stale bread and weak tea.
His inability to speak in front of an audience was his weakness.
She is an athlete who has a weakness for chocolate.
In a small number of horses, muscle weakness may progress to paralysis.