bad or uncool

listen to the pronunciation of bad or uncool
English - Turkish

Definition of bad or uncool in English Turkish dictionary

weak
{s} cılız

Tom son derece cılız. - Tom is extremely weak.

Cılız ve narin bir çocuktu. - He was a weak and delicate child.

weak
{s} güçsüz

Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür. - Women are physically weaker than men.

Bugün biraz güçsüz hissediyorum. - I feel a little weak today.

weak
{s} zayıf

Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor. - Although the economy is weak, some companies are still making a profit.

John Bill'in zayıflığından istifade etti. - John took advantage of Bill's weakness.

weak
{s} hafif

Kahvemi hafif istiyorum. - I'd like my coffee weak.

Kahvemi hafif severim. - I like my coffee weak.

weak
açık (çay)
weak
mukavemetsiz
weak
argın
weak
açık

Tom açıkçası hâlâ çok zayıf. - Tom is obviously still very weak.

Açık kahveyi tercih ederim. - I prefer weak coffee.

weak
{s} sulu
weak
weakly s
weak
{s} dayanıksız, sağlam olmayan, zayıf: a weak
weak
{s} iradesiz
weak
(Tıp) Kuvvetsiz, zayıf
weak
silik çıkmış
weak
zaaf

İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın. - You have to allow for human weakness.

weak
{s} silik
weak
hastalıklı
weak
(sıfat) kuvvetsiz, zayıf, cansız, cılız, güçsüz, aciz, dayanıksız, halsiz, iradesiz, hafif, silik, sulu
English - English
weak
bad or uncool

    Turkish pronunciation

    bäd ır ʌnkul

    Pronunciation

    /ˈbad ər ˌənˈko͞ol/ /ˈbæd ɜr ˌʌnˈkuːl/
Favorites