having little strength, as in: she felt weak because she hadn't eaten all day

listen to the pronunciation of having little strength, as in: she felt weak because she hadn't eaten all day
English - Turkish

Definition of having little strength, as in: she felt weak because she hadn't eaten all day in English Turkish dictionary

weak
{s} cılız

Cılız ve narin bir çocuktu. - He was a weak and delicate child.

Tom kendini kaldırmak için çok cılız. - Tom is too weak to lift himself.

weak
{s} güçsüz

Kadınlar fiziksel olarak erkeklerden daha güçsüzdür. - Women are physically weaker than men.

Güçsüz bir prens olan Eric Danimarkalılar arasında büyük hoşnutsuzluğa sebep olan kötü bir para sistemi çıkardı. - Eric who was a weak prince issued a bad coinage which excited great discontent among the Danes.

weak
{s} zayıf

Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü. - Lack of food had left him weak and exhausted.

John Bill'in zayıflığından istifade etti. - John took advantage of Bill's weakness.

weak
{s} hafif

Kahvemi hafif severim. - I like my coffee weak.

Kahvemi hafif istiyorum. - I'd like my coffee weak.

weak
açık (çay)
weak
mukavemetsiz
weak
argın
weak
açık

Tom açıkçası hâlâ çok zayıf. - Tom is obviously still very weak.

Açık kahveyi tercih ederim. - I prefer weak coffee.

weak
{s} sulu
weak
weakly s
weak
{s} dayanıksız, sağlam olmayan, zayıf: a weak
weak
{s} iradesiz
weak
(Tıp) Kuvvetsiz, zayıf
weak
silik çıkmış
weak
zaaf

İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın. - You have to allow for human weakness.

weak
{s} silik
weak
hastalıklı
weak
(sıfat) kuvvetsiz, zayıf, cansız, cılız, güçsüz, aciz, dayanıksız, halsiz, iradesiz, hafif, silik, sulu
English - English
weak
having little strength, as in: she felt weak because she hadn't eaten all day

    Hyphenation

    ha·ving lit·tle strength, as in: she felt weak be·cause she had·n't eat·en all Day

    Pronunciation

Favorites