The old man was hard of hearing.
- Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
I am tired of hearing that.
- Onu duymaktan usandım.
Who can read the heroic deeds of brave men without a feeling of respect and admiration?
- Kim saygı ve hayranlık hissi duymadan cesur insanların kahramanca eylemlerini okuyabilir?
The old man was hard of hearing.
- Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
- Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
I don't think you can gain his ear.
- Senin onun duyma yeteneğini yükseltebileceğini sanmıyorum.
Tom heard this and got angry.
- Tom bunu duydu ve kızdı.
Never have I heard anyone say a thing like that.
- Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
We were disappointed to hear that Tom couldn't get a visa.
- Tom'un vize alamadığını duymak bizi hayal kırıklığına uğrattı.
I'm getting sick of hearing you complain.
- Şikayet ettiğini duymaktan bıkıyorum.
I would love to hear about how your wedding planning is going!
- Evlilik planlamanın nasıl gittiğini duymak istiyorum!
Tom didn't want to hear about all of Mary's problems, but he sat quietly and listened.
- Tom Mary'nin problemlerinin tamamını duymak istemiyordu fakat sessizce oturdu ve dinledi.
We were delighted to hear of his success.
- Onun başarısını duymaktan mutlu olduk.
He takes pride in his work.
- O işinden gurur duymaktadır.
We'd all be interested in your point of view.
- Bakış açına hepimiz ilgi duyardık.