The chief engineer did research hand in hand with his assistant.
- Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı.
Did you do it by yourself?
- Onu kendin mi yaptın?
He doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
She doesn't know who built those houses.
- O bu evleri kimin yaptığını bilmiyor.
I'm doing this for you.
- Bunu senin için yapıyorum.
Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.
- Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.
You must do it yourself.
- Onu kendin yapmalısın.
I want to do it myself.
- Onu kendim yapmak istiyorum.
I want a suit made of this material.
- Bu kumaştan yapılmış bir takım elbise istiyorum.
This table is made of wood.
- Bu masa tahtadan yapılmıştır.
He is afraid of making mistakes.
- Hata yapmaktan korkuyor.
Don't be afraid of making mistakes.
- Hatalar yapmaktan korkmayın.
The coroner is performing an autopsy on Tom to find out why he died.
- Adli tabip onun neden öldüğünü bulmak için Tom üzerinde bir otopsi yapıyor.
They assisted him in performing the operation.
- Onlar onun operasyonu yapmasında yardım etti.
He cannot have done such a thing.
- Öyle bir şey yapmış olamaz.
She can't have done such a thing.
- O öyle bir şey yapmış olamaz.
Tom has made up his mind to go to Boston to study.
- Tom öğrenim yapmak için Boston'a gitmeye karar verdi.
This stool is made up of leather and wood.
- Bu tabure, deri ve tahtadan yapılmıştır.
What do you make of that?
- Onunla ilgili ne yaparsın?
Tom and Mary aren't quite sure what to make of this.
- Tom ve Mary, bununla ilgili ne yapacaklarından pek emin değildir.
Rio's carnival is held in February.
- Rio karnavalı şubat ayında yapılır.
Before the match, an opening ceremony was held in the Yoyogi stadium.
- Maçtan önce Yoyogi stadyumunda bir açılış töreni yapıldı.
The committee had a long session.
- Komite uzun bir oturum yaptı.
Many atrocities were committed during the war.
- Savaş boyunca birçok zulüm yapıldı.
Butter is made from milk.
- Tereyağı sütten yapılır.
Beer bottles are made of glass.
- Bira şişeleri camdan yapılır.
The baby is asleep. Don't make a noise.
- Bebek uyuyor. Gürültü yapmayın.
Don't be afraid to make mistakes when speaking English.
- İngilizce konuşurken hata yapmaktan korkmayın.
He committed a gaffe when he asked whether she was pregnant.
- O onun hamile olup olmadığını sorduğunda gaf yaptı.
He committed an illegal act.
- O, yasa dışı bir eylem yaptı.