Şimdi üç yıldır İngilizce eğitimi almaktayız.
- We have been studying English for three years now.
Bu hafta sonu bir araba almak zorundayım.
- I have to buy a car this weekend.
İçeri girmeme izin vermek zorundasın.
- You have to let me in.
Onlarla konuşmama izin vermek zorundasın.
- You have to let me talk to them.
Sadece birlikte biraz zaman geçirmek istedim.
- I just wanted to have some time together.
Hayatımın geriye kalan kısmını birlikte geçirmek istediğim herhangi biriyle henüz tanışmadım.
- I haven't yet met anyone I'd want to spend the rest of my life with.
Biraz su içmek istiyorum.
- I would like to have some water.
Bir fincan kahve daha içmek istiyorum.
- I'd like to have another cup of coffee.
Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
- If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
Balinaların kendi diline sahip olduklarına inanılmaktadır.
- It is believed that whales have their own language.
Mezun olmak için yeterli kredim yok.
- I don't have enough credits to graduate.
Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.
- It must be nice to have friends in high places.
Ben hile yapma niyetim yok. Konu ne?
- I have no intention of cheating. What's the point?
Ben ne zaman hile yaptım?
- When have I ever cheated?
Tom'un kabul etmekten başka hiç bir seçeneği olmayacak.
- Tom will have no choice but to agree.
Böyle uygunsuz bir öneriyi kabul etmek zorunda değildin.
- You didn't have to accept such an unfair proposal.
Son zamanlarda, ekonominin hızla geliştiğine dair sinyaller bulunmaktadır.
- Recently, there have been signs that the economy is picking up steam.
Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
- I have no time to engage in political activity.