Tom kapıyı kırmak için uğraşmaya başladı.
- Tom began trying to break down the door.
Kilidi kırmakta zorlanmadım.
- I had no difficulty breaking the lock.
O, zamanında varmak için koştu.
- He ran, so as to arrive on time.
Birkaç dakika erken varmak her zaman iyi bir fikir.
- It's always a good idea to arrive a few minutes early.
İtfaiyeciler umutsuzca olay yerine ulaşmak için çalışıyorlar. Umarız çok geç olmadan varırlar!
- Firefighters are trying desperately to reach the scene of the accident. Let's hope they arrive before it's too late!
Onlar şu anda bir mola veriyorlar.
- They're having a break at the moment.
Oralarda bir yerde bir çay molası verelim.
- Let's have a tea break somewhere around there.
İşyerine ter içinde gelmek istemiyorum.
- I don't want to arrive all sweaty at work.
Ben gelmek istiyorum.
- I would like to arrive.
O, kahvaltıdan önce bir yürüyüşe çıktı.
- He took a walk before breakfast.
Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktım.
- I went for a walk after breakfast.
Dün Tokyo'ya ulaştım.
- Yesterday I arrived in Tokyo.
Okula saat dokuzdan önce ulaşmalısın.
- You should arrive at school before nine.
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
- We must work hard to break down social barriers.
Herkesin bir kırılma noktası var.
- Everybody has a breaking point.
Bambu eğildi ama kırılmadı.
- The bamboo bent but did not break.
Lütfen bu vazoyu kırmamak için dikkatli ol.
- Please be careful not to break this vase.
Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
- Peter didn't intend to break the vase.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
Morning has broken.
The guests came at eight o'clock.
We arrived and booked in.
He had finally arrived on Broadway.
He died previous to my arrival.
- He died before I arrived.
... reservations or the package that's about to arrive, and ...
... But you arrive, you put a soccer ball in front of them, ...