Telleri ayırmak zorunda kalacağız.
- We'll have to separate the wires.
Karakoram Çin'i Pakistan'dan ayırmaktadır.
- The Karakoram separates China from Pakistan.
Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.
- This is important enough for separate treatment.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Dil kültürden ayrılmaz.
- You can't separate language from culture.
Ailesinden ayrılmayı sevmiyordu.
- He didn't like being separated from his family.
Britanya kanalla kıtadan ayrılmaktadır.
- Britain is separated from the Continent by the Channel.
Karısından ayrılmak istiyor.
- He wants to separate from his wife.
Onlar farklı odalardalar.
- They're in separate rooms.
Tom ve Mary farklı devletlerde yaşıyorlar.
- Tom and Mary live in separate states.
Dili kültürden ayıramazsınız.
- You can't separate language from culture.
Çok sinirliyken iyiyle kötüyü ayırmaya çalışmanın bir faydası yoktur.
- It is no use trying to separate the sheep from the goats while in a state of madness.
Şehir zengin ve yoksul olarak ayrılmış.
- The city is separated into rich and poor.
İrlanda ve İngiltere denizle ayrılmıştır.
- Ireland and England are separated by sea.
Manş denizi İngiltere'yi ve Fransa'yı ayırmaktadır.
- The English Channel separates England and France.
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
- It is not always easy to separate right from wrong.
Bir takım yıldızındaki bireysel yıldızlar birbirlerine çok yakın görünebilir fakat aslında onlar uzayda büyük mesafelerle ayrılabilir ve birbirleriyle hiç gerçek bağlantısı yoktur.
- The individual stars in a constellation may appear to be very close to each other, but in fact they can be separated by huge distances in space and have no real connection to each other at all.
Separate the articles from the headings.
I try to keep my personal life separate from work.
... Africa separates from South America. ...