kişileştirmek

listen to the pronunciation of kişileştirmek
Türkisch - Englisch
impersonate
personify
to personify
personate
personalize
kişi
person

The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities. - Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.

You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without. - Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.

kişi
persona

The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities. - Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.

Weight increase is the easiest method for personal development. - Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur.

kişi
thing

Were you the one who planned this whole thing? - Bütün bu şeyi planlayan kişi sen miydin?

I was the one who did the wrong thing, not you. - Yanlış şey yapan kişi bendim, sen değil.

kişi
cove
kişi
figure

How did you figure out Tom was the one who did it? - Onu yapan kişinin Tom olduğunu nasıl öğrendin?

A strange figure suddenly came through the door. - Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.

kişi
(Bilgisayar) contact

We are sorry, the person you are trying to contact is not available. - Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.

Would you like to add me to your contact list? - Kişi listene beni eklemek ister misin?

kişi
self

Many people suffer from low self-esteem. - Birçok kişi kendine saygı azlığından muzdarip.

Self-publishing is a way to talk to the public. - Kişisel yayıncılık, halkla konuşmanın bir yoludur.

kişi
fellow
kişi
soul

Tom is a very brave soul. - Tom çok cesur bir kişidir.

You're a brave soul if you want to climb the Urals. - Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.

kişi
individual

Changes in society come from individuals. - Toplumdaki değişiklikler kişilerden gelir.

Every person is an individual. - Her kişi bir bireydir.

kişi
man

That's one small step for a man, one giant leap for mankind. - Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.

There were too many people at the concert. - Konserde çok fazla kişi vardı.

kişi
life

The life of a person is a transient thing. - Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.

What is most important in life differs from person to person. - Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.

kişi
bird

Fine feathers make fine birds. - Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.

kişi
people

Only a few people understood me. - Sadece birkaç kişi beni anladı.

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

kişi
bod

Eight out of ten dieters who lose up to ten percent of their body weight put it back on again within five years. - Diyet yapan ve vücut ağırlığının yüzde onuna kadar bir oranda kilo vermiş olan her on kişiden sekizi, beş yıl içinde bu kiloları geri almaktadır.

Sami was the one who discovered Layla's body. - Sami, Leyla'nın cesedini keşfeden kişiydi.

kişi
character

José showed himself to be a person of bad character. - Jose kendini kötü karakterli bir kişi olarak gösterdi.

He's a man of very good character. - O çok iyi kişilikli bir adamdır.

Kişi
capita

The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago. - Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.

At least four were killed in the explosion of a car bomb outside a police station in the capital, Nairobi. - Başkent Nairobi'de bir polis karakolunun dışındaki bir araba bombası patlamasında en az dört kişi öldü.

kişi
gram. person
kişi
cad
kişi
one

One hundred and fifty people entered the marathon race. - Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.

One more person will be joining us later. - Daha sonra bir kişi daha bize katılıyor olacak.

kişi
person, human being
kişi
head

More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head. - Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.

If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders. - Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.

kişi
person, individual; dramatis persona
kişi
poll
kişi
Wight
kişi
dramatis persona
kişi
wallah
kişileştirme
impersonation
kişileştirme
lit. personification
kişileştirme
emblem
kişileştirme
{i} personification
Türkisch - Türkisch

Definition von kişileştirmek im Türkisch Türkisch wörterbuch

Kişi
nüfus
Kişi
zeyt
Kişi
şahıs
Kişi
kimse
Kişi
zeyd
Kişileştirme
teşhis
Kişileştirme
canlandırma
kişi
Bir eserde (oyun, roman, hikâye) yer alan kimse
kişi
Erkek
kişi
Eş, koca: "Kişiyi vezir eden de karısı, rezil eden de."- Atasözü
kişi
İnsan, kimse, şahıs
kişi
Eş, koca
kişi
İnsan, kimse, şahıs: "Dilenciler de sayıda olduğu hâlde, yirmi otuz kişi kadardık."- M. Ş. Esendal
kişi
Oyun, roman, hikâye vb.nde yer alan kimse. Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişi
Çekimli fiillerde ve zamirlerde konuşan, dinleyen, sözü edilen varlık, şahıs
kişileştirme
Cansız varlıkları veya hayvanları insanmış gibi gösterme, canlandırma sanatı, teşhis