You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
- Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
- Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
Personal computers are of great use.
- Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
The life of a person is a transient thing.
- Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
I thought you'd be the last person to do such a thing.
- Böyle bir şey olacak son kişi olduğunuzu düşündüm.
Andrej Chadanovič is a major figure in the Belarusian poetry.
- Andrej Chadanoviç, Belarus şiirinde önemli bir kişidir.
A strange figure suddenly came through the door.
- Garip bir kişi aniden kapıdan girdi.
People with autism often don't make eye contact when talking to someone.
- Otizmli kişiler, birisiyle konuşurken çoğu zaman göz teması kurmazlar.
I'm the only one still in contact with Tom.
- Tom'la hala temas halinde olan tek kişiyim.
She is a selfish person.
- O bencil bir kişidir.
Tom is a very selfish person.
- Tom çok bencil bir kişi.
You're a brave soul if you want to climb the Urals.
- Urallara tırmanmak istiyorsan sen cesur bir kişisin.
Tom is a very brave soul.
- Tom çok cesur bir kişidir.
It is likely that the police confused the two individuals as they both had similar facial features.
- Benzer simaları olduğu için polisin iki kişiyi birbiriyle karıştırmış olması muhtemel.
Changes in society come from individuals.
- Toplumdaki değişiklikler kişilerden gelir.
There were two people in it, one of her girl students and a young man.
- Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
That's one small step for man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
What is most important in life differs from person to person.
- Hayatta neyin en önemli olduğu kişiden kişiye değişir.
We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
- Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
Fine feathers make fine birds.
- Güzel giysiler kişiyi güzel gösterir.
There are four people in my family.
- Ailemde dört kişi var.
There were too many people at the concert.
- Konserde çok fazla kişi vardı.
Eight out of ten dieters who lose up to ten percent of their body weight put it back on again within five years.
- Diyet yapan ve vücut ağırlığının yüzde onuna kadar bir oranda kilo vermiş olan her on kişiden sekizi, beş yıl içinde bu kiloları geri almaktadır.
The police drew up a list of persons of interest after the discovery of Mary's body.
- Polis Mary'nin vücudunun keşfinden sonra ilgi kişilerin bir listesini hazırladı.
He is a man of character.
- O kişilikli bir insandır.
He's a man of very good character.
- O çok iyi kişilikli bir adamdır.
The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago.
- Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.
At least four were killed in the explosion of a car bomb outside a police station in the capital, Nairobi.
- Başkent Nairobi'de bir polis karakolunun dışındaki bir araba bombası patlamasında en az dört kişi öldü.
That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
- Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
One hundred and fifty people entered the marathon race.
- Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
If you want to have an attractive personality, you need to have a good head on your shoulders.
- Eğer çekici bir kişiliğe sahip olmak istiyorsanız, omuzlarınızda iyi bir kafaya sahip olmalısınız.
More than 50 people died from the recent eruption. Volcanic rocks struck some victims in the head.
- Son püskürmede 50'den fazla kişi öldü. Volkanik kayalar bazı kurbanların başına çarptı.