kapla

listen to the pronunciation of kapla
Türkisch - Englisch
line
occupy
{f} drape

The buildings were draped with snow. - Binalar karla kaplanmıştı.

{f} veneer
{f} galvanizing
{f} overlay
{f} plate
{f} enveloping
overrun
{f} coat

Have you ever coated a wall with lime? - Hiç bir duvarı kireçle kapladın mı?

The plane was coated with dust. - Uçak toz ile kaplanmıştı.

{f} veneering
lay over
daub
{f} coating
{f} plating

The police vehicle's armor plating saved the lives of its occupants. - Polis aracının zırh kaplaması apartman sakinlerinin hayatlarını kurtardı.

overran
suffuse
{f} wreathed
pack
overcloud
encase
quicksilver
overlaid

He overlaid the walls on the inside with gold. - İç duvarları altınla kapladı.

coated

Have you ever coated a wall with lime? - Hiç bir duvarı kireçle kapladın mı?

He coated the wall with paint. - O resim ile duvarı kapladı.

{f} envelope
encrust
kap
{i} container

This container is completely watertight. - Bu kap tamamen su geçirmez.

These containers are pretty inexpensive. - Bu kaplar oldukça ucuzdur.

kaplamak
{f} coat
kap
{i} receptacle
kaplamak
cover

Water covers about 70% of the earth. - Su, yeryüzünün yaklaşık %70'ini kaplamaktadır.

This carpet is big enough to cover the whole floor. - Bu halı bütün yeri kaplamak için yeterince büyük.

kap
{i} vessel

Please, urinate in this vessel! - Lütfen bu kap içerisine işeyin.

kap
pot

Tom moved the flower pot to the left and the secret door slid open. - Tom saksıyı sola doğru hareket ettirdi ve gizli kapıyı kaydırarak açtı.

How about staying for dinner? I'm making a big pot of stew. - Akşam yemeği için kalmaya ne dersiniz? Ben büyük bir kap güveç yapıyorum.

kaplamak
{f} shield
kap
{i} repository
kap
{i} cape
kap
{i} jacket

He zipped up his jacket. - O, ceketinin fermuarını kapadı.

She handed him his jacket then opened the door and asked him to leave. - O, ona ceketini uzattı sonra kapıyı açtı ve onun gitmesini rica etti.

kaplamak
clothe
kaplamak
suffuse
kaplamak
crown
kaplamak
{f} canopy
kap
top
kap
course

The captain of the ship decided to change course. - Geminin kaptanı rota değiştirmeye karar verdi.

kap
plate

Once the epiphyseal plates close, you can't grow any taller. - Büyüme kıkırdakları kapandığı an artık boyunuz uzayamaz.

Tom collects teddy bears, postcards and stamps, old coins, stones and minerals, number plates and hubcaps - in short: almost everything. - Tom oyuncak ayıları, kartpostal ve pulları, eski paraları, taş ve mineralleri, trafik plakaları ve jant kapaklarını yani kısacası hemen hemen her şeyi toplar.

kap
dish

Put these dishes inside the drawer, please. - Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.

Just after putting away the dishes, Joan heard the doorbell ring. - Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.

kap
(İnşaat) crucible
kap
reservoir
kap
(Denizbilim) chamber
kap
jerry can
kap
cape town
kaplamak
overran
kaplamak
be beset by
kaplamak
(Dilbilim) cast over
kaplamak
pack
kaplamak
(Havacılık) cover to
kaplamak
fold
kaplamak
pave
kaplamak
bespread
kaplamak
encompass
kaplamak
cap
kaplamak
clad
kaplamak
bush
kaplamak
pervade
kaplamak
interpenetrate
kaplamak
shroud
kaplamak
drape
kaplamak
surround
kaplamak
fill
kaplamak
upholster
kaplamak
becloud
kaplamak
spread
kaplamak
film
kaplamak
incase
kaplamak
daub
kaplamak
envelope
kaplamak
comprise
kaplamak
surface
kaplamak
take up
kaplamak
cake
kaplamak
encase
kaplamak
include
kap
{f} snapping
kap
basin
kap
utensil
kap
{f} snap

Tom snapped his fingers and pointed to the door. - Tom parmaklarını şakırdattı ve kapıyı gösterdi.

Mother closed her purse with a snap. - Annem çantasını çat diye kapattı.

kap
{f} snatch

A stocky man with a swarthy complexion snatched Mary's handbag and disappeared into the crowd. - Esmer tenli tıknaz bir adam Mary'nin el çantasını kaptı ve kalabalığa doğru ortadan kayboldu.

A big city is full of snatchers. - Büyük şehirler kapkaççılarla doludur.

kap
cover

The warranty doesn't cover normal wear and tear. - Normal aşınma ve yıpranma garanti kapsamında değildir.

The hill was all covered with snow. - Tepe tamamen karla kaplıydı.

kap
can

Can you pay off your loans in a year? - Kredini bir yılda kapatabilir misin?

Can I turn off the TV? - Televizyonu kapatabilirmiyim?

kaplamak
envelop
kaplamak
carpet

This carpet is big enough to cover the whole floor. - Bu halı bütün yeri kaplamak için yeterince büyük.

kaplamak
wreathe
kaplamak
smother
kaplamak
blazon
kaplamak
face
kap
{i} case

In case of an earthquake, turn off the gas. - Bir deprem durumunda, gazı kapatın.

I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do. - Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.

kap
snatch up
kaplamak
{f} case
kap
pot, vessel; dish, plate, utensil; container, receptacle; cover; (plak) sleeve, jacket; course
kap
coat
kap
container , folder
kap
hollowware
kap
(woman's) cape
kap
binder
kap
holder
kap
folder
kap
(Tekstil) cup

I made you some cupcakes. - Sana bazı kap kekler yaptım.

What does a Dutchman do after winning the World Cup? He turns the playstation off. - Bir Hollandalı, Dünya Kupasını kazandıktan sonra ne yapar? Playstation'ı kapatır.

kap
snatchup
kaplamak
(duvar kâğıdı) hang
kaplamak
line
kaplamak
revet
kaplamak
overwhelm
kaplamak
sheathe
kaplamak
bestrew
kaplamak
(zar vb.) film
kaplamak
infest
kaplamak
film over
kaplamak
sheet
kaplamak
(koltuk) upholster
kaplamak
overspread
kaplamak
to cover, encase
kaplamak
(uçak) fair
kaplamak
take
kaplamak
to plate; to coat; to veneer
kaplamak
veneer
kaplamak
to cover, to cake; to coat; (metal) to plate; to face; to surround; to include, to comprise; to veneer; (diş) to crown; to envelop; to fill, to pervade; to take up
kaplamak
smother in
kaplamak
plate
kaplamak
fleece
kaplamak
to spread over, envelop
kaplamak
(lastik teker) recap
kaplamak
smother with
kaplamak
encrust
kaplamak
(kitap) back
kaplamak
to cover, cover completely
kaplamak
overgrow
kaplamak
overlap
kaplamak
incrust
kaplamak
overlay
kaplamak
cope
kaplamak
{f} thread
kaplamak
jacket
kaplamak
grass
kaplamak
floor

This carpet is big enough to cover the whole floor. - Bu halı bütün yeri kaplamak için yeterince büyük.

robot ekranı kapla
(Bilgisayar) robotz maximize
Türkisch - Türkisch

Definition von kapla im Türkisch Türkisch wörterbuch

Kaplamak
örtmek
Kaplamak
(Osmanlı Dönemi) BAST
Kaplamak
(Osmanlı Dönemi) HAYK
Kaplamak
tutmak
Kaplamak
kuşatmak
kap
Kökeni ilk çağa dayanmakla birlikte özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda Batı'da dinsel düşünceyi etkilemiş olan mistik eğilimli dini felsefe
kap
İçi gaz, sıvı veya katı herhangi bir maddeyi alabilen oyuk nesne
kap
Kapak, cilt
kap
Topuk kemigi
kap
Kap kacak
kap
Gövdeyi omuzların üstünden çepeçevre saracak biçimde yapılmış olan bir tür üst giysisi
kap
Türlü şeylerin taşınması veya saklanması için kullanılan torba, kılıf, çanta, sepet, sandık vb
kap
Aşık kemiği
kap
Sırta alınan, kolsuz manto veya kısa ceket
kap
Afrika'da yaşayan vahşi kedi
kap
Kadınların giydiği kolsuz üstlük
kaplamak
Bastırmak
kaplamak
Kaplama adı verilen ince ağaç levhaları, değişik yöntemlerle hazırlanan tablalara yapıştırmak
kaplamak
Yayılıp doldurmak, etkisinde bırakmak
kaplamak
Çepeçevre sarmak
kaplamak
Bir madeni bir başka madenle kimyasal bir yöntemle örtmek
kaplamak
Bir kimsenin veya bir şeyin nitelikleri herkesçe bilinir olmak
kaplamak
Duygular için doldurmak
kaplamak
Bir kabın, bir kılıfın, bir örtünün içine almak
kaplamak
Bir yüzeyi döşemek, başka bir nesne ile örtmek
kaplamak
Her yanını örtmek, istila etmek. Çepeçevre sarmak: "Evlerin bir tarafını yol, üç tarafını da yine çam ormanları kaplar."- S. F. Abasıyanık
kaplamak
Bir yüzeyi döşemek, başka bir nesne ile örtmek: "Dudaklarının üstünü kaplayan muntazam kesilmiş sert ve koyu siyah bıyıkları..."- A. Ş. Hisar
kaplamak
Doldurmak
kaplamak
Her yanını örtmek, istilâ etmek
kapla
Favoriten