Bütün duvar boyunca karalamalar vardı.
 - There were scribbles all along the wall.
İsa, Galilee Denizi boyunca geçerken, Simon ve kardeşi Andrew'in göle bir ağ attıklarını gördü.
 - As Jesus passed along the Sea of Galilee, he saw Simon and his brother Andrew casting a net into the lake.
Kamerayı yanına almayı unutma.
 - Don't forget to take along the camera.
Köpeğimi yanımda getireceğim böylece onunla tanışabilirsin. Ne! Buraya hayvan getirmeye yeltenme!
 - I'll bring my dog along, so you can meet him. What?! Don't you dare bring that animal here!
Tom'u kim buraya davet etti?
 - Who invited Tom along?
Benim Japon öğretmenim fiil çekimlerini hatırlamamıza yardımcı olan bir şarkı kullanırdı. Hiç kimse gerçekten birlikte söylemezdi.
 - My Japanese teacher used to use a song to help us remember verb conjugations. No one really sang along.
Eğer istiyorsan bizimle birlikte gelebilirsin.
 - Come along with us if you like.
Arkadaşını yanında getir.
 - Bring along your friend.
Yanında okuyacak bir şey getir.
 - Bring along something to read.
Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.
 - Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.