You've done a wonderful job on the interior decoration.
 - İç dekorasyon üzerine harika bir iş yaptın.
He made over the interior of his house.
 - O, evinin içini yeniletti.
Do you have a cheap flight ticket on a domestic line?
 - İç hatlarda ucuz bir uçak biletiniz var mı?
My father is a pilot on the domestic line.
 - Babam iç hatlarda çalışan bir pilot.
Jupiter has four inner satellies: Metis, Adrastea, Amalthea, and Thebe. Their orbits are very close to the planet.
 - Jüpiterin dört iç uydusu vardır: Metis, Adrastea, Amalthea ve Thebe. Onların uyduları gezegene çok yakındır.
Music is inner life, and he will never suffer loneliness who has inner life.
 - Müzik iç yaşamdır. İç yaşamı olan asla yalnızlık çekmeyecek.
That politician is well versed in internal and external conditions.
 - O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
That is an internal affair of this country.
 - O, bu ülkenin iç işidir.
Someone pushed me inside.
 - Biri beni içeri itti.
I opened the box and looked inside.
 - Kutuyu açtım ve içine baktım.
You shouldn't drink on an empty stomach.
 - Boş bir mideyle içki içmemelisin.
Drinking on an empty stomach is bad for your health.
 - Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
Keep the kids indoors.
 - Çocukları içeride tutun.
It was raining hard, so we played indoors.
 - O kadar çok yağmur yağıyordu ki içerde oynadık.
If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
 - Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
He drank a great swig from the bottle.
 - O, şişeden büyük bir yudum içti.
Truman arrived at the White House within minutes.
 - Truman, Beyaz Saray'a dakikalar içinde ulaştı.
The school is within walking distance of my house.
 - Okul evimin yürüme mesafesi içerisindedir.
We have to measure your intraocular pressure. Please open both eyes wide and look fixedly at this object here.
 - Göz merceğiniz içindeki baskıyı ölçmeliyiz. Lütfen iki gözünüzü genişçe açın ve sabit bir şekilde buradaki bu objeye bakın.
Most Japanese drink water from the tap.
 - Çoğu Japon, suyu musluktan içer.
Europeans love to drink wine.
 - Avrupalılar şarap içmeyi sever.
He began his meal by drinking half a glass of ale.
 - Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it.
 - İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.
To compensate for his unpleasant experiences in the hospital, Tom drank a little more than was good for him.
 - Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.
John drank many bottles of wine.
 - John birçok şişe şarap içti.
A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
 - Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
The Japanese are often criticized for being inward looking and insufficiently international in their outlook.
 - Japonya görünüşte içe dönük ve yetersiz uluslararası yapıya sahip olduğundan dolayı sık sık eleştirilmektedir.
Tom doesn't have the guts to do that.
 - Tom'un onu yapmak için cesareti yok.
No one seems to have the guts to do that anymore.
 - Artık hiç kimsenin onu yapmak için cesareti var gibi görünmüyor.
While the civil war went on, the country was in a state of anarchy.
 - İç savaş sırasında, ülke anarşik bir durum içindeydi.
There was a danger of civil war.
 - Bir iç savaş tehlikesi vardı.
Tom grabbed his mug and walked into the kitchen to get a refill.
 - Tom kupasını aldı ve yeniden doldurmak için mutfağa gitti.
Tom held his cup out for Mary to refill it.
 - Tom Mary'nin onu yeniden doldurması için kupasını uzattı.
Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
 - Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
I'd like to have a test for breast cancer.
 - Göğüs kanseri için bir test yaptırmak istiyorum.
Smoking can cause breast cancer.
 - Sigara içmek meme kanserine neden olabilir.
Helium is the second simplest atom. It consists of a nucleus containing 2 protons and two neutrons. Around the nucleus orbits 2 electrons.
 - Helium ikinci en basit atomdur. O, iki proton ve iki nötron içeren bir çekirdekten oluşur. Çekirdek etrafında 2 elektron döner.
Portakallar yüksek vitamin muhtevasına sahiptir.
 - Portakalların yüksek vitamin içeriği vardır.
Konuşmasının muhtevası, mevzu ile alakalı değildir.
 - Konuşmasının içeriği, konu ile ilgili değildir.