He left Japan never to come back.
- O asla geri dönmemek üzere Japonya'dan ayrıldı.
Ask her when she comes back.
- O geri döndüğünde ona sor.
I put the rest of your clothes in the laundry.
- Elbiselerinin geriye kalanını çamaşırhaneye koydum.
Where are the rest of the files?
- Dosyaların geri kalanı nerede?
Tom always looks in the rearview mirror before he backs up.
- Tom her zaman geri gitmeden önce dikiz aynasına bakar.
Tom started the car and put it in reverse.
- Tom arabayı çalıştırdı ve onu geri vitese aldı.
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
- Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
The bus was behind schedule.
- Otobüs tarifenin gerisindeydi.
I'll be back in a wink.
- Kaşla göz arasında geri döneceğim.
Tom told Mary to put the hammer back into the toolbox when she was finished using it.
- Tom Mary'ye kullanmayı bitirdiğinde çekici alet çantasına geri bırakmasını söyledi.
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.
She is backward in expressing her opinion.
- O, fikrini ifade etmede geri kalmış.
Tom stumbled backwards.
- Tom geriye tökezledi.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.
In hindsight, this was a mistake.
- Geriye dönüp baktığımda, bu bir hataydı.
My watch is five minutes slow.
- Saatim beş dakika geri kalmış.
As my watch was slow, I missed the special express.
- Saatim geri kaldığı için özel ekspresi kaçırdım.
She will be back within a week.
- O bir hafta içinde geri dönecek.
I think everyone looks back on their childhood with some regret.
- Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.