günden

listen to the pronunciation of günden
Türkisch - Englisch
day one
The very beginning

I've been with this project since day one.

If something happens from day one of a process, it happens right from the beginning. If it happens on day one, it happens right at the beginning. This has been a bad inquiry from day one. The very beginning; the first day: worked hard on the project from day one
gün
day

Do you study English every day? - Her gün İngilizce çalışıyor musun?

Rome was not built in a day. - Roma bir gün içinde kurulmamıştır.

günden güne
daily
günden güne
day by day

It's getting cooler day by day. - Günden güne hava soğuyor.

It got colder day by day. - Hava günden güne soğudu.

günden güne
from day to day, day by day
günden güne
day after day

It becomes warmer day after day. - Hava günden güne ılıyor.

I studied English very hard day after day. - Ben günden güne çok fazla İngilizce çalıştım.

günden güne/ günden
from day to day, gradually
gün
day, days, time, times, period
günden güne
day to day

The patient's condition changes from day to day. - Hastanın durumu günden güne değişiyor.

The price of gold varies from day to day. - Altının fiyatı günden güne değişiyor.

gün
happy days, better times, days of happiness
gün
sunlight

Don't expose this chemical to direct sunlight. - Kimyasal maddeyi doğrudan güneş ışığına maruz bırakma.

Paintings should not be exposed to direct sunlight. - Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.

gün
present

I got you a pen as a birthday present. - Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.

My grandfather gave me a birthday present. - Büyükbabam bana bir doğum günü hediyesi verdi.

gün
today

In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday. - Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.

Today is the hottest day this year. - Bugün, bu yılın en sıcak günüdür.

gün
(Bilgisayar) on
gün
sunshine

This room gets a lot of sunshine. - Bu oda bol güneş ışığı alır.

Sunshine is beneficial to plants. - Güneş ışığı bitkiler için faydalıdır.

gün
time

These medicines should be taken three times a day. - Bu ilaçlardan günde üç kez alınmalı.

How many times does the bus run each day? - Otobüs her gün kaç kez çalışır?

gün
special day, feast day
gün
date (a given point of time)
gün
day, time
gün
(Latin) dies

Sami will maintain his innocence until the day he dies. - Sami masumiyetini öldüğü güne kadar sürdürecek.

bu günden sonra gelecek ilk gün
The first day will come after this day
gün
a woman's at-home day
gün
the day
gün
on the day
gün
day a
gün
by the day
bu günden itibaren
from now on
gün
daytime, day
gün
day; sun; sunlight, sunshine; daytime; today, present; time; age, period; good times; date; at-home day
gün
daylight, sunlight
gün
(Hukuk) date

Tom had a date for Valentine's Day. - Tom'un sevgililer günü için bir randevusu vardı.

Date of last revision of this page: 2010-11-03 - Bu sayfanın son güncellenme tarihi: 2010.11.03

gün
sun

Every day they killed a llama to make the Sun God happy. - Onlar Güneş Tanrısı'nı mutlu etmek için her gün bir lama öldürdü.

In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend. - Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.

gün
bee

There is nothing like a glass of beer after a whole day's work. - Bir tam günlük çalışmadan sonra bir bardak bira gibi bir şey yoktur.

He has been unconscious for three days. - Onun üç gün boyunca bilinci kapalı.

günden güne
from day to day
o günden itibaren
from that day forward
o günden itibaren
from that day forth
Türkisch - Türkisch

Definition von günden im Türkisch Türkisch wörterbuch

günden güne
Gün geçtikçe, gittikçe
gün
Zaman, sıra: "Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık."- H. Taner. Çağ, devir. İyi yaşanmış zaman
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre: "Kız kardeşi üç yıl, bir gün olsun canı sıkılmadan yaşadı Tatvan'da."- N. Cumalı. İçinde bulunulan zaman: "Aylıkları, günün ihtiyaçları karşısında devede kulak gibi kalıyordu."- R. N. Güntekin
gün
Güneş ışığı
gün
Güneş: "Gün biraz yükselince ıssı bir sıcak kırları kapladı."- M. Ş. Esendal
gün
Gündüz: "Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş."- H. Taner
gün
Tarih
Gün
(Hukuk) YEVM
Gün
ruz
Günden güne
günbegün
gün
Zaman, sıra
gün
Çoğunlukla ev hanımlarının ayın belirli günlerinde konuk ağırlamak için yaptıkları toplantı
gün
Güneş

Güneşli olsa da hava soğuktu. - Güneşli olmasına rağmen, hava soğuktu.

Merih güneşten dördüncü gezegendir. - Mars güneşten dördüncü gezegendir.

gün
İçinde bulunulan zaman
gün
İyi yaşanmış zaman
gün
Çağ, devir
gün
Yer yuvarlağının kendi ekseni etrafında bir kez dönmesiyle geçen 24 saatlik süre
gün
Bayram niteliğinde özel gün
gün
Gündüz