So, next time they come to me of a morning and ask the same question, what do you think my answer might be?.
I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
This is a good book, but that one is better.
- Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
Did God really create the earth in a single day?
- Tanrı, dünyayı gerçekten tek bir günde mi yarattı?
She left without saying even a single word.
- Tek bir kelime bile etmeden ayrıldı.
We generally drink tea after a meal.
- Biz genellikle bir öğünden sonra çay içeriz.
I'll buy you a drink.
- Sana bir içecek ısmarlayacağım.
The twins were so alike that it was difficult to tell them apart.
- İkizler o kadar benziyorlardı ki birbirinden ayırt etmek zordu.
We rented an apartment when we lived in New York.
- New York'ta yaşarken bir apartman dairesi kiraladık.
He wore a top hat and a monocle.
- O bir silindir şapka ve bir tek gözlük taktı.
You shouldn't sleep with a coal stove on because it releases a very toxic gas called carbon monoxide. Sleeping with a coal stove running may result in death.
- Kömür sobasıyla uyumamalısınız. Çünkü karbonmonoksit olarak adlandırılan çok zehirli bir gaz içerir. Kömür sobasıyla uyumak ölümle sonuçlanabilir.
I have a lump in my breast.
- Benim mememde bir yumru var.
Every time I think of Tom, I get a lump in my throat.
- Tom'u ne zaman düşünsem, boğazımda bir yumru hissediyorum.
They all have arms, legs, and heads, they walk and talk, but now there's SOMETHING that wants to make them different.
- Onların hepsinin, kolları, bacakları, ve kafaları var,onlar yürürler ve konuşurlar, ama şimdi onlara farklı yapmak isteyen bir şey var.
Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
- Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
They erected a statue in memory of Gandhi.
- Onlar Gandhi'nin anısına bir heykel diktiler.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
- Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
Washington is the capital of the United States.
- Washington, Amerika Birleşik Devletleri'nin başkentidir.
The United States borders Canada.
- Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ile komşudur.
The Emperor is the symbol of the unity of the people.
- İmparator, halkın birliğinin sembolüdür.
He spoke of party unity.
- O, parti birliği hakkında konuştu.
I thought we were going to go somewhere.
- Bir yere gideceğimizi düşünmüştüm.
He lives somewhere about here.
- O, burada bir yerde yaşıyor.
Bob has been engaged to Mary for over a year.
- Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
Tom gave Mary an engagement ring.
- Tom Mary'ye bir nişan yüzüğü verdi.
This is a nice change of pace.
- Bu hoş bir değişiklik.
I can describe China, especially in relation to big cities like Beijing, in one sentence - China is a country whose pace of life is both fast and leisurely.
- Ben, özellikle Pekin gibi büyük şehirler ile ilgili olarak Çin'i tek bir cümleyle açıklayabilirim. - Çin, yaşam hızı hem hızlı hem de keyifli bir ülkedir.
Would you like some coffee?
- Biraz kahve ister misin?
I brought you a little something.
- Sana küçük bir şey getirdim.
They began with a strong attack against the enemy.
- Düşmana karşı şiddetli bir taarruza geçtiler.
In Germany today, anti-violence rallies took place in several cities, including one near Hamburg where three Turks were killed in an arson attack on Monday.
- Bugün Almanya'da, Pazartesi günü kundaklamada üç Türk'ün öldürüldüğü Hamburg'un yakınında bir yer de dahil birçok şehirde şiddet karşıtı mitingler gerçekleşti.
Butternut squash is a good source of manganese, potassium, and vitamins A, C, and E.
- Balkabağı, iyi bir manganez, potasyum ve A, C ve E vitaminleri kaynağıdır.
This is the first time I've ever squashed a cockroach.
- Şimdiye kadar ilk defa bir hamam böceği ezdim.