Çabuk ol yoksa treni kaçıracaksın.
- Be quick, or you will miss the train.
Sen çabuk olmak zorundasın.
- You have to be quick.
Birinci Dünya Savaşı, çabuk ve kolay sona ermedi.
- World War One did not end quickly or easily.
Ona mümkün olduğunca çabuk ihtiyacım var.
- I need it as quickly as possible.
Ağabeyim çok hızlı bir şekilde ev ödevini bitirdi.
- My elder brother finished his homework very quickly.
Bu araştırma hızlı bir şekilde bitiremeyecek kadar çok uzun.
- This survey is too long to finish quickly.
Onlar hızla evlerini terk ettiler.
- They left their house quickly.
Tartışma hızla kontrolden çıktı.
- The argument quickly got out of control.
Haydi bu resmi çabucak tamamlayalım.
- Let's complete this picture quickly.
Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
- We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
O kıvrak zekalı bir adam.
- He is a quick-witted man.
Tom kıvrak zekalı, değil mi?
- Tom is quick-witted, isn't he?
Çoğu insan hızla yer ve yiyecek hemen yok olur.
- Most folks ate very quickly and the food soon disappeared.
İtfaiyeciler yangını hemen söndürdüler.
- The firemen quickly extinguished the blaze.
Dan, Linda için hızlıca bir yemek hazırladı.
- Dan fixed a quick meal for Linda.
Çabucak hazırlanmalısın.
- You must get ready quickly.
My father is old but he still has a quick wit.
That was a quick meal.
He's a quick runner.
Is black with grief eternal for thy sake.
Come here, quick!.
She was quick with child.
You have to be very quick to be able to compete in ad-lib theatrics.
... So let's take a quick look. ...
... do it quick before I sell too many books and the advantage ...