He was about to achieve great plans.
- O, büyük planlar başarmak üzereydi.
In order to achieve that, you'll have to take risks.
- Onu başarmak için kendini tehlikeye atmak zorunda kalacaksın.
I worked hard to succeed.
- Başarmak için sıkı çalıştım.
He worked hard in order to succeed.
- Başarmak için çok çalıştı.
To accomplish great things we must not only act, but also dream; not only plan, but also believe.
- Büyük işleri başarmak için sadece hareket etmemeliyiz aynı zamanda hayal kurmalıyız; sadece planlamamalıyız aynı zamanda inanmalıyız.
It's not necessary to do evil in order to accomplish good.
- İyiyi başarmak için kötülük yapmak gerekli değil.
He must succeed to his father's business.
- O, babasının işini başarmak zorundadır.
How do you intend to achieve that?
- Onu nasıl başarmayı düşünüyorsun?
I haven't achieved anything yet.
- Henüz bir şey başarmadım.
In college, I fared ill with physics and well with chemistry.
- Üniversitede fizik dersini başaramadım ama kimyayı başardım.
If you had helped me, I could have accomplished the work.
- Bana yardımcı olsaydın, işi başarabilirdim.
We've accomplished everything we set out to do.
- Yapmaya kalkıştığımız her şeyi başardık.
If you are to succeed in the exam, you must study hard.
- Sınavında başarılı olacaksan, sıkı çalışmalısın.
It is everyone's wish to succeed in life.
- Hayatta herkesin isteği başarılı olmaktır.
I have serious doubts about their plan succeeding.
- Onun planının başarısı hakkında ciddi şüphelerim var.
He has no chance of succeeding.
- Onun başarma şansı yok.
If you are to succeed in the exam, you must study hard.
- Sınavında başarılı olacaksan, sıkı çalışmalısın.
He will without doubt succeed in the exam.
- Şüphesiz o, sınavda başarılı olacak.
If you had helped me, I could have accomplished the work.
- Bana yardımcı olsaydın, işi başarabilirdim.
Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
- Fred başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.