başkası

listen to the pronunciation of başkası
Türkisch - Englisch
someone else

Try as you might, but you cannot force a belief onto someone else, much less your own self. - Ne kadar uğraşırsan uğraş, bırak başkasını, kendini bile bir şeye zorla inandıramazsın.

It's good to put yourself in someone else's place now and then. - Arada sırada kendinizi başkasının yerine koymak iyidir.

other

Now the shoe is on the other foot. - Top şimdi başkasında.

Don't expect others to think for you! - Başkasının senin yerine düşünmesini bekleme!

somebody else

Tom sold it to somebody else. - Tom onu başkasına sattı.

It's clear they thought I was somebody else. - Benim başkası olduğumu düşündükleri açık.

another, someone else
another

Do not interrupt when another is speaking. - Başkası konuşuyorken sözünü kesme.

I don't like this. Show me another. - Bunu sevmedim. Bana bir başkasını göster.

another one
başka
else

A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else. - Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

Is there anyone else wanting to eat? - Yemek yemek isteyen başka birisi var mı?

başka
different

Am I that much different from everyone else? - Ben başka herkesten o kadar farklı mıyım?

Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story! - İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!

başka
another

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

Show me another camera. - Bana başka bir kamera göster.

başka
other

Everyone has the right to own property alone as well as in association with others. - Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.

By other's faults wise men correct their own. - Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.

başkası için yapılan
vicarious
başkası sanmak
mistake
başkası adına kitap yazan yazar
ghost writer
başkası adına rica eden kimse
intercessor
başkası için riske girmek
bell the cat
başkası için söylenen söz
apostrophe
başkası için söz söylemek
apostrophize
başkası için çalışmak
hire oneself out
başka
otherwise

I thought it was a good book, but Jim thought otherwise. - Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.

I could not have done otherwise. - Başka türlü yapamazdım.

başka
beside

I don't have any other hobbies besides football. - Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.

Did Mary have any other children besides Jesus? - Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?

başka
other than

Did anybody other than Jim see her? - Jim'den başka onu gören biri var mı?

It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this. - Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

başka
forth
başka
but

There was nothing but an old chair in the room. - Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.

The girl did nothing but cry. - Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

başka
any more

Unless you have any more questions, I'd like to go now. - Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.

I won't answer any more questions right now. - Şimdi başka sorulara cevap vermeyeceğim.

başka
(Bilgisayar) more

Time is more precious than anything else. - Zaman başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

Good health is more valuable than anything else. - İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

başka
apart

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

What else did you find in Tom's apartment? - Tom'un dairesinde başka ne buldun?

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

Tom didn't know what else to do. - Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.

Tom didn't know what else to say. - Tom başka ne söyleyeceğini bilmiyordu.

başka
alternate
rica başkası adına
intercession
başka
alternative

Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer. - Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.

We agreed that there was no other alternative. - Başka seçenek olmadığını kabul ettik.

başka
further

Any further comment is redundant. - Daha başka yorum lüzumsuzdur.

Do you have any further questions to ask? - Soracak başka sorunuz var mı?

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

Tom had no choice except to accept the consequences. - Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.

The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food. - Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen. - Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.

The President called on everyone to save energy. - Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.

başka
noneot
bebekken başkası ile değişmiş çocuk
changeling
davulu biz çaldık, parsayı başkası topladı
(Konuşma Dili) We did the job and took all the trouble; others benefited from it
parsayı başkası toplamak
for someone else to reap the benefits of your work (while you are left empty-handed or unrecognized)
parsayı başkası toplamak
somebody else to get the benefit
Türkisch - Türkisch
Diğer bir şahıs, herhangi bir kimse, diğeri, ötekisi: "Bir başkasını gönderir, soruşturmayı daha da derinleştirirlerdi."- E. Bener
Diğer bir şahıs, herhangi bir kimse, diğeri, ötekisi
(Hukuk) AHAR
Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar
başkası
Favoriten