başkası

listen to the pronunciation of başkası
Türkisch - Englisch
someone else

Tom didn't know Mary was seeing someone else. - Tom Mary'nin başkası ile görüştüğünü bilmiyordu.

Try as you might, but you cannot force a belief onto someone else, much less your own self. - Ne kadar uğraşırsan uğraş, bırak başkasını, kendini bile bir şeye zorla inandıramazsın.

other

It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this. - Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

It's none other than Tom! - O, Tom'dan başkası değil.

somebody else

Tom sold it to somebody else. - Tom onu başkasına sattı.

This may end up being somebody else's problem. - Bu belki artık bir başkasının sorunu olmayabilir.

another, someone else
another

When one lucky spirit abandons you another picks you up. I just passed an exam for a job. - Şanslı bir ruh seni terk ettiği zaman, bir başkası seni alır.Ben az önce bir iş sınavını geçtim.

Do not interrupt when another is speaking. - Başkası konuşuyorken sözünü kesme.

another one
başka
else

Nobody else got hurt. - Başka hiç kimse yaralanmadı.

In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us. - Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.

başka
different

Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story! - İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!

I would do it in a different way than you did. - Senin yaptığından başka türlü yapardım.

başka
another

Show me another camera. - Bana başka bir kamera göster.

Say it in another way. - Onu başka bir şekilde söyle.

başka
other

They are talking loudly when they know they are disturbing others. - Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..

I had no other choice. - Başka seçeneğim yoktu.

başkası için yapılan
vicarious
başkası sanmak
mistake
başkası adına kitap yazan yazar
ghost writer
başkası adına rica eden kimse
intercessor
başkası için riske girmek
bell the cat
başkası için söylenen söz
apostrophe
başkası için söz söylemek
apostrophize
başkası için çalışmak
hire oneself out
başka
otherwise

Tom sat alone in the otherwise empty room. - Tom başka boş odada tek başına oturdu.

I tried to convince Tom otherwise. - Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.

başka
beside

I don't have any other hobbies besides football. - Futbol dışında başka hiçbir hobim yoktur.

Did Mary have any other children besides Jesus? - Mary'nin İsa dışında başka çocukları var mı?

başka
other than

The little girl never smiles at anyone other than Emily. - Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.

It's unlikely that anyone other than Tom would be interested in buying this. - Tom'dan başkasının bunu almayı istemesi pek olası değil.

başka
forth
başka
but

We had no choice but to leave the matter to him. - Meseleyi ona bırakmaktan başka çaremiz yoktu.

It was nothing but a joke. - Bu şakadan başka bir şey değildi.

başka
any more

Be happy and don't ask any more questions...that is best. - Mutlu ol ve başka soru sorma... bu en iyisi.

Unless you have any more questions, I'd like to go now. - Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.

başka
(Bilgisayar) more

Good health is more valuable than anything else. - İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.

They have no more wine. - Onların başka şarapları yok.

başka
apart

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

Apart from Barack Obama, all US presidents were white. - Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.

başka
saving
başka
{s} distinct
başka
what else

What else could I have done? - Başka ne yapabilirdim?

What else would you like to know? - Başka ne bilmek istersin?

başka
alternate
rica başkası adına
intercession
başka
alternative

We agreed that there was no other alternative. - Başka seçenek olmadığını kabul ettik.

They had no alternative but to retreat. - Geri çekilmekten başka seçenekleri yoktu.

başka
further

We need to avoid any further delays. - Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.

Do you have anything further to say? - Söyleyecek başka bir şeyin var mı?

başka
atypical
başka
any further
başka
to another
başka
apart from

Apart from my sister, my family doesn't watch TV. - Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.

Apart from his parents, no one knows him very well. - Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

başka
except, apart (from), other (than)
başka
except

We had no choice except to put up with it. - Ona katlanmaktan başka seçimimiz yoktu.

Tom had no choice except to accept the consequences. - Tom'un sonuçları kabul etmekten başka seçeneği yoktu.

başka
excepting
başka
barring
başka
other, another, different
başka
slang gypsy
başka
hetero
başka
another; other; different; else
başka
save

Nothing but a miracle can save her now. - Artık onu bir mucizeden başka hiçbir şey kurtaramaz.

Save your long-winded explanations for someone else. - Kabak tadı veren açıklamalarını başka biri için sakla.

başka
noneot
bebekken başkası ile değişmiş çocuk
changeling
davulu biz çaldık, parsayı başkası topladı
(Konuşma Dili) We did the job and took all the trouble; others benefited from it
parsayı başkası toplamak
for someone else to reap the benefits of your work (while you are left empty-handed or unrecognized)
parsayı başkası toplamak
somebody else to get the benefit
Türkisch - Türkisch
Diğer bir şahıs, herhangi bir kimse, diğeri, ötekisi: "Bir başkasını gönderir, soruşturmayı daha da derinleştirirlerdi."- E. Bener
Diğer bir şahıs, herhangi bir kimse, diğeri, ötekisi
(Hukuk) AHAR
Başka
özge
Başka
(Hukuk) MAADA
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge: "Yıllar sonra olaya başka bir açıdan bakabildim."- H. Taner
başka
Bilinenden ayrı, değişik, farklı, özge
başka
"Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır
başka
Konu edilen, bilinenden ayrı nesne ve kimse için teklik veya çokluk olarak başkası, başkaları biçiminde kullanılır: "Başkalarının otuz liraya yaptığı bir kostümü siz niye seksen liraya yapıyorsunuz?"- R. N. Güntekin. "Ayrıca, üstelik, bir yana" anlamlarında -dan / -den başka biçiminde kullanılır
başka
Nitelik yönünden alışılmışın dışında bir üstünlüğü olan: "Bütün bunlar beni herkesten başka bir insan yapmıyor."- H. E. Adıvar