In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
- Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
Nobody else got hurt.
- Başka hiç kimse yaralanmadı.
Is this a different word or just another form of the same word?
- Bu farklı bir kelime mi yoksa aynı kelimenin başka bir hâli mi?
Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story!
- İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!
It is difficult to translate a poem into another language.
- Bir şiiri başka bir dile çevirmek zordur.
Say it in another way.
- Onu başka bir şekilde söyle.
I had no other choice.
- Başka seçeneğim yoktu.
By other's faults wise men correct their own.
- Akıllı insanlar başkalarının hatalarıyla kendi hatalarını düzeltirler.
Now that I am a teacher, I think otherwise.
- Mademki ben bir öğretmenim, başka türlü düşünüyorum.
Tom sat alone in the otherwise empty room.
- Tom başka boş odada tek başına oturdu.
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'un dışında başka biri var mıydı?
Was there anybody else besides Tom?
- Tom'dan başka orada kimse var mıydı?
Tom doesn't know anything about Mary, other than her name.
- Tom, onun adından başka Mary hakkında bir şey bilmiyor.
The little girl never smiles at anyone other than Emily.
- Küçük kız, Emily'den başkasına asla gülümsemez.
It was nothing but a joke.
- Bu şakadan başka bir şey değildi.
There was nothing but an old chair in the room.
- Odada eski bir sandalyeden başka bir şey yoktu.
Unless you have any more questions, I'd like to go now.
- Başka sorunuz yoksa, şimdi gitmek istiyorum.
I don't want any more surprises.
- Başka sürprizler istemiyorum.
Cows are more useful than any other animal in this country.
- İnekler bu ülkede başka bir hayvandan daha faydalıdır.
Good health is more valuable than anything else.
- İyi sağlık başka herhangi bir şeyden daha değerlidir.
Apart from my sister, my family doesn't watch TV.
- Kız kardeşimden başka, ailem televizyon izlemez.
This apartment is bigger than any other one in the building.
- Bu daire, binadaki herhangi başka birinden daha büyüktür.
Tom didn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyordu.
Tom doesn't know what else to do.
- Tom başka ne yapacağını bilmiyor.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
- Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
We had no alternative but to fight.
- Döğüşmekten başka seçeneğimiz yoktu.
We need to avoid any further delays.
- Başka gecikmelerden kaçınmalıyız.
Do you have any further questions to ask?
- Soracak başka sorunuz var mı?
Apart from Barack Obama, all US presidents were white.
- Barak Obama dışında bütün Amerika Birleşik Devletleri başkanları beyazdır.
Apart from his parents, no one knows him very well.
- Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.
I know nothing except that she left last week.
- Geçen hafta ayrıldığından başka bir şey bilmiyorum.
The man, who had not eaten for three days, had trouble thinking about anything except food.
- Adam üç gündür bir şey yememişti, yiyecekten başka bir şey düşünemiyordu.
The President had the power to save the men from execution at the stroke of a pen.
- Başkanın adamları ipten alacak gücü vardı, bir kalem oynatmaya bakardı iş.
The President called on everyone to save energy.
- Başkan enerji tasarrufu yapmak için herkesi aradı.