Tom her zaman ilgi odağı olmak ister.
- Tom always wants to be the center of attention.
Çocuklar benim ilgimi paylaşırlar.
- My children share my attention.
Tom'un özenli olduğunu düşünüyorum.
- I think Tom is attentive.
Tom özenli gibi görünüyordu.
- Tom looked like he was attentive.
Yaptığın şeye özen göster.
- Pay attention to what you're doing.
Tom dikkat çekmek istemiyordu.
- Tom didn't want to attract attention.
Ben dikkat çekmek istemiyordum.
- I did not want to attract attention.
Daha dikkatli olmalısın.
- You need to be more attentive.
Tom dikkatlice dinledi.
- Tom listened attentively.
Erkeklerden hiç biri Mary ile ilgilenmedi.
- None of the boys paid any attention to Mary.
Tom'la ilgilenmekten vazgeçtim.
- I stopped paying attention to Tom.
O onun sınav kağıdını dikkatle inceledi.
- He attentively went over her exam paper.
Ben daha dikkatlice okuyacağım.
- I'll read more attentively.
Tom nasıl dikkatlice dinleyeceğini biliyor.
- Tom knows how to listen attentively.
Büyük annesine karşı çok naziktir.
- She is very attentive to her grandmother.
Onlar dersi dikkatle dinliyorlardı.
- They were listening to the lecture attentively.
Erkek çocukları dikkatle dinledi.
- The boys listened attentively.
Kadınlar iltifattan hoşlanırlar.
- Women like attention.
Tom Mary'nin iltifatıyla pohpohlandı.
- Tom was flattered by Mary's attention.
Sürücülerin tafik ışıklarına dikkat vermeleri gerek.
- Drivers need to pay attention to the traffic lights.
Tom'un tıbbi bakım alması gerekiyor.
- Tom needs to get medical attention.
Tom tıbbi bakım almak zorunda kalacak.
- Tom will have to get medical attention.
Uyarımı dikkate almadı.
- He paid no attention to my warning.
O, uyarıma dikkat etti.
- He paid attention to my warning.
Self-occupied, doomstricken while attent.
Please direct your attention to the following words.
For some time past I have been the recipient of very marked attentions from a young lady.
She is an attentive listener, but does not like to talk much.