atlatmak

listen to the pronunciation of atlatmak
Türkisch - Englisch
get over

What's the best way to get over a cold? - Soğuk algınlığını atlatmak için en iyi yol nedir?

It took more than a month to get over my cold, but I'm OK now. - Üşütmemi atlatmak bir aydan daha fazla sürdü fakat şimdi iyiyim.

escape
take

It'll take me a long time to get over my cold. - Soğuk algınlığımı atlatmak uzun zamanımı alacak.

circumvent
ward off
through
get away
dodge
get rid of
thru
fall
come true
make jump
muddle through
give a slip
cross
survive
stave off
avoid
by-pass
elude
eluding
fall on one's feet
(Dilbilim) brush off
thro
skip
outwit
pull through
put off
turn
come through
throw off
(for one news reporter) to scoop, get the jump on, report a piece of news before (another)
tide over
shake
to make jump; to leap sth over sth; (hastalık) to recover from; to overcome; to escape, to elude, to avoid, to weather, to doge; to throw sth/sb off, to get rid of, to cheat, to evade
parry
to put (someone) off, get rid of (someone)
overcome
slip
to make (someone, an animal) jump; to get (someone, an animal) to jump; to let (someone, an animal) jump; to cause (someone, an animal) to jump, jump
jump
beat smb. to it
to overcome, kick (an illness); to handle (something difficult) successfully, deal with (something difficult) successfully, manage (something difficult) successfully
let down
stall off
bypass
dish
get by
recover from
fend off
bye-pass
choke off
skulk
around
fend
fob
breeze
give smb. the slip
cheat
goof
atlatma
recovery
atlatma
{i} bypass
kazasız belâsız atlatmak
ride out
atlatma
making sb jump
atlatma
{i} parry
atlatma
evasion
badire atlatmak
to go through trials and tribulations
badire atlatmak
to undergo trials and tribulations
badireler atlatmak
to undergo trials and tribulations
badireler atlatmak
to go through trials and tribulations
sorunsuz atlatmak
blow over
ucuz atlatmak
get off lightly
ucuz atlatmak
get off to
ucuz atlatmak
get off cheap
atla
{f} skip

The boy skipped over the fence. - Çocuk, çitin üzerinden atladı.

Tom was so busy he skipped lunch. - Tom o kadar meşguldü ki öğle yemeğini atladı.

atla
{f} jump

I'd jump through hoops for you. - Ben sizin için çemberlerden atlamak isterdim.

He jumped into the river in defiance of the icy water. - O, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.

atlatma
riddance
atlatma
omission
atlatma
{i} shirking
atla
omit
atla
{f} bypass

We'll bypass the city centre. - Şehir merkezini atlayacağız.

deveye hendek atlatmak
(deyim) beating a dead horse; flogging a dead horse
atla
snap it up
atla
vaulted
atla
vaulting
atlatma
making sb jump; recovery
atlatma
overcome

I have tried to overcome my shyness, but to no avail. - Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.

atlatma
circumvention
atlatma
run around
atlatma
circumvent
atlatma
scoop
badireyi atlatmak
to weather the crisis
deveye hendek atlatmak
to urge someone to try something impossible for him
diğer gazeteleri atlatmak
scoop
güç belâ atlatmak
(sınav) scrape through
haber atlatmak
to scoop the news, get a scoop on the news
hafif atlatmak
to escape (something) lightly
hayati riski atlatmak
be in stable condition
hayati tehlike atlatmak
evade a life
hayati tehlike atlatmak
dodge a life
kaçamak cevaplarla atlatmak
give smb. the run around
kritik noktayı atlatmak
turn the corner
tehlike atlatmak
to get through a dangerous situation successfully, make it through O.K
tehlike atlatmak
escape the danger
terleyerek atlatmak
sweat out
ucuz atlatmak
to get off cheap
ucuz atlatmak/- kurtulmak
to escape from (a tight or dangerous situation) with little or no harm; to get off lightly
vartayı atlatmak
to escape from a dangerous situation, get out of a tight spot
vartayı atlatmak
to escape a great danger, to get out of a tight spot
zorluklar atlatmak
go through the wringer
Türkisch - Türkisch
Başından savmak: "Bu Kurul'u atlatıncaya kadar sesimi çıkarmayacağım."- M. Ş. Esendal
Aldatmak
Kötü bir durumu geçiştirmek
Atlama işini yaptırmak
Savmak
Aldatmak: "Onları da ara sıra atlatanlar bulunur."- H. R. Gürpınar
Kötü bir durumu geçiştirmek, savmak: "Bana sorarsanız işin en güç tarafını atlattık."- T. Buğra
Basında başka ilgililerden önce bir haberin yayımlanmasını sağlamak
Savsaklamak
deveye hendek atlatmak
(deyim) birine yapılması çok zor, hemen hemen imkânsız olan işleri yaptırabilmek
atlatma
Atlatmak işi
atlatmak
Favoriten